Bahsedilen cümleyi daha iyi anlamak adına paragrafı bütüncül bir şekilde inceleyelim. Buna göre paragraf şöyledir:
Bugün ehl-i dünyânın gözünü yıldıran komünistlik gibi cereyânların yegâne düşmanı ve müdâfi‘i ve ondan gelen hastalık ve yaraların hekimi ve ilacı olan Risâle-i Nûr’un Üstâdı, gözümüzün nûru, rûh u cânımız ve yegâne tesellî-i hayâtımız, çok sevgili efendimiz Üstâdımız hazretlerinin otuz seneden beri ve bugün hâlen biz hep Nûrcuların ve ehl-i vicdânın elemle müşâhedemizle ve her bir zerrelerimize kadar hissettiğimiz ve târihlerde dahi emsâli görülmemiş şekil ve tarzlarla mason ve tarafdârlarının ve komünistlerin gaddârca, vahşîce mezâlimine [Kur’ân’ı ve îmânı muhâfaza ve müdâfaa etmek pahasına] hedef olmuş. 1
Bu cümlede, Risale-i Nur'un, özellikle komünizm gibi dünyaya dair zararlı ideolojilere karşı bir savunma ve ondan gelen hastalıklara karşı bir ilaç ve hekim vazifesini gördüğü ifade edilmektedir. Yani orada ki "müdafii" kelimesi komünizmi müdafaa değil komünizme karşı İslam'ı ve insanlığı müfadaa şeklinde anlaşılmalıdır.
Nitekim metnin devamında Risale-i Nur ve talebelerinin Kur'ân'ı ve imanı muhafaza ve müdafâa etmek adına komünizm ve masonluk gibi ideolojilerin zulmüne uğradığı, bu zulmün tarihte benzeri görülmemiş şekilde vahşi ve gaddarca yapıldığı anlatılmaktadır. Yani metnin kendisinde sonradan gelen ifadeler bizatihi "müdafii" kelimesinin ne anlamda kullanıldığını izah ve şerh etmektedir.
Bediüzzaman Said Nursi, Emirdağ Lahikası, Hayrat Neşriyat, Isparta 2020, c.3, s.14

