El fatiha denildiği zaman okumaya mecbur muyuz? Okumazsak günah olur mu?
El-Fatiha denildiği vakit Fatiha sûresini okumak sevaplı ve faziletli bir iştir. Zira bu durumda hayırlı, sevaplı ve faziletli bir amele davet vardır. El-Fatiha denildiği durumlarda Fatiha sûresini okumak farz ya da vacip olmadığı için Fatiha sûresi okunmamakla günah işlenmiş olmaz, ancak çok büyük bir sevaptan mahrum kalınmış olur.
El-Fatiha ile bitirilen hayırlı ve güzel işlerin sonlarında Fatiha sûresini okumamızı teşvik edecek bazı hususları aktarmaya çalışalım. Şöyle ki;
Fâtiha sûresinin; Ümmü’l-Kur’ân (Kur’an’ın aslı, özü), ümmü’l-kitâb, esas (temel kaynak), vâfiye (tam, bütün), kâfiye (yeterli), kenz (hazine), es-seb‘u’l-mesânî (namazların her rek‘atında ve çeşitli vesilelerle tekrarlanan yedi âyet), şükr, dua, şâfiye (şifa veren) gibi pek çok isimleri vardır. [1]
Bununla beraber, Fâtiha’nın Kur’an’daki en büyük sûre olduğu, Tevrat ve İncil’de bir benzerinin bulunmadığı, Bakara sûresinin son âyetleriyle birlikte “iki nûr” diye anıldığı ve geçmişte hiçbir peygambere benzerinin verilmediği, şifa niyetiyle okunduğu takdirde tesirinin görüleceğine dair hadisler de vardır.[2]
Allah ile kul arasında bir tür sözleşme ve antlaşma olarak da değerlendirilen Fâtiha sûresinin ilk yarısı kulun Allah’a hamd ve övgüsünü, ikinci yarısı da onun Allah’tan isteklerini dile getirir.
Sahîh-i Müslim’de yer alan şu hadis, bu diyalogun önemine dikkat çeker:
“Fâtiha’yı okuyan kul, ‘Âlemlerin Rabbi olan Allah’a hamdolsun’ dediğinde Allah, ‘Kulum bana hamdetti’ der. Kul, ‘Allah esirgeyen ve bağışlayandır’ deyince, ‘Kulum beni övdü’ der. Kul, ‘O din gününün hükümdarıdır’ deyince, ‘Kulum beni yüceltti’ der. Kul, ‘Biz ancak sana ibadet eder, yalnızca senden yardım dileriz’ deyince, ‘Bu benimle kulum arasındadır, artık kulum ne isterse olacaktır’ der. Kul, ‘Bize doğru yolu göster, nimet verdiklerinin yolunu; gazaba uğramışların ve şaşırıp sapmışların yoluna değil’ deyince Cenâb-ı Hak, ‘İşte bu yalnızca kulum içindir, isteği yerine gelecektir’ der”.[3]
Fâtiha’nın faziletiyle ilgili rivayetlere hadis mecmuaları yanında tefsir kitaplarında da geniş yer verilmiştir. Bu sûrenin her türlü hayırlı faaliyetlerin başında veya sonunda, çeşitli vesilelerle tertip edilen meclislerde, merasimlerde, ibadetlerin akabinde, kabirlerde, yemeklerde, vb. yerlerde dua niyetiyle okunması zamanla Müslümanlığın en köklü alametlerinden birisi haline gelmiştir.
Öyleyse elden geldiğince bu güzel âdeti devam ettirmeli ve bu sûreyi okumaya davet edildiğimizde (El-Fatiha dendiğinde) aşkla, şevkle okumaya devam etmeliyiz.
[1] Taberî, I, 107-110; Âlûsî, I, 34; Elmalılı, I, 5-6
[2] bk. Müsned, III, 450; Dârimî, “Feżâʾilü’l-Ḳurʾân”, 12; Buhârî, “Tefsîr”, I/1, 15/3, “Feżâʾilü’l-Ḳurʾân”, 9, “Ṭıb”, 34; Müslim, “Selâm”, 66; Ebû Dâvûd, “Ṭıb”, 19; Nesâî, “İftitâḥ” 26
[3] “Salât”, 38, 40