"EDDÂÎ" şiirinin istikbalden haber veren sırları varmıdır ? Şiiri izah edebilir misiniz ?
Cenab-ı Hak dilediği kuluna istikbali (gayb) bildirebilir. Hazret-i Üstad’ın acîb yönlerinden biri de Allah’ın izniyle bazı haberlerinin aradan geçen uzun yıllardan sonra birer birer çıkmasıdır. Eddai şiiri de bu haberlerden birisidir.
1921 yılında henüz 45 yaşındayken yazdığı Ed-Dâî isimli meşhur şiirine; "Yıkılmış bir mezarım ki yığılmıştır içinde Said’den yetmiş dokuz emvât” mısraıyla başlayarak kabrinin yıkılacağını açıkça haber vermiş ve vefatının 1379 hicri tarihinde (miladî 1960) olacağına “yetmiş dokuz emvât” tabiriyle işaret etmiştir.
Hakikaten 1960 senesinde, yani 40 sene sonra aynen haber verdiği gibi çıkmış, 1379’da (miladî 1960) Urfa’da vefat etmiş ve 3,5 ay sonra kabri askerlerce yıkılarak mübarek naaşı Isparta’ya götürülüp defnedilmiştir.[1]
Eddâî şiirini kısaca şöyle açıklayabiliriz;
EDDÂÎ = Duacı
Yıkılmış bir mezarım ki, yığılmıştır içinde Said’den yetmiş dokuz emvat bâ-âsam âlâma.
Yıkılmış bir mezarım ki, içinde Said’den yetmiş dokuz cesed, günahlarıyla ve elemleriyle yığılmıştır.
Sekseninci olmuştur, mezara bir mezar taş. Beraber ağlıyor hüsran-ı İslâm’a.
Ayaktaki cesedim, sekseninci cesedim olmuştur. Ve o mezara sanki bir mezar taşı hükmündedir. Bütün o bedenlerim, yani bütün hayatım, âlem-i İslâm'ın düştüğü bu acı hâle ağlıyor.
Mezar taşımla pür-emvat enindar o mezarımla Revanım saha-i ukba-yı ferdâma.
Mezar taşı hükmündeki ayakta olan bedenim ve kabre girmiş hükmünde olan önceki 79 bedenim ile birlikte bu hâlin üzüntüsüyle inleyerek ahiret yurduma doğru gidiyorum.
Yakînim var ki: İstikbâl semâvâtı, zemin-i Asya Bâhem olur teslim, yed-i Beyzâ-yı İslâm’a.
(Bu hüsrandan kaynaklanan hüzünlerime rağmen) Katiyen inanıyorum ki; yer ve gök yani: İstikbaldeki zaman ve Asya kıtası (yâni İslâm dünyası) İslâm’ın yed-i Beyzâsına (yani mûcizekâr eline) teslim olacaktır.
Zira yemin yümn-i imandır. Verir emn eman ile enama…
Çünkü İslâm’ın yemini, yani imandan gelen bereket ve uğur onun mûcizekâr sağ elidir. O uğurlu iman eli, eman vererek, yani barışı temin ederek âleme emniyet verir.[2]
Elbette bu cümleler içinde istikbale bakan farklı haberler/müjdeler olması mümkündür. Ancak bizler onları ifade edebilecek durumda ve yetkinlikte değiliz. Hz. Üstad'ın kendi beyaatlarından fazlası, tamamen şahsi tahmin ve noksan ifade olur. En doğrusunu Yüce Rabbimiz bilir.
[1] Erşen, C. (2014, Ocak). Garibüzzaman Acîbüzzaman Bediüzzaman. İrfan Mektebi.
[2] Eddai. (2012, Şubat). İrfan Mektebi(64).