Sorunuza Risale-i Nur'dan bir alıntıyı izah ederek cevap verelim:
Zîrâ ecel-i insan muayyen olsa, yarı ömrüne kadar gaflet-i mutlaka, yarıdan sonra darağacına adım adım gitmek gibi bir dehşet verecek. Halbuki âhiret ve dünya muvâzenesini muhâfaza etmek ve her vakit havf ve recâ ortasında bulunmak maslahatı iktizâ eder ki, her dakika hem ölmek, hem yaşamak mümkün olsun.1
Cenab-ı Hakk, insanı hem gafletten, hem ümitsizlikten kurtarmak için, ecelini gizlemiştir. Bilakis ecel vakti bilinseydi, ömrün yarısı “daha çok var” denilip gaflet içinde, ikinci yarısı da adım adım darağacına yaklaşır gibi bir dehşet içinde geçecekti. Yani kalan ömrü sıkıntı ve kederle yaşanmaz olacaktı. Ecel gizli olduğu için, insanlar bir yandan yaşama ümidi taşıyarak dünyanın işlerini şevkle yapıyorlar, bir yandan da ölüm her an karşılarına çıkabilir ihtimaliye ahiret hazırlığını ve istiğfarı ihmal etmiyorlar. Böylelikle dünya ve âhiret vazifelerini aksatmadan dengeyi korumuş oluyorlar.
Bediüzzaman Said Nursi, Sözler, Hayrat Neşriyat 2015, s.133

