Soru

Cömertlik ve İsraf Arasındaki Denge

Cömertlik ve İsraf Arasındaki Denge Nedir? Örneklerle izah eder misiniz? Kur'ân ve sünnette cömertlik ve israf nasıl anlatılmaktadır?

Tarih: 23.04.2024 10:27:19
Okunma: 626

Cevap

KUR’ÂN VE SÜNNETTE CÖMERTLİK

Cömert Farsça cevân-merd kelimesinden türkçeleştirilmiştir. Cömertlik kavramı İslâm ahlâkı literatüründe genellikle sehâ, sehâvet ve cûd terimleriyle ifade edilir. Istılahta ise “Eldeki imkânları meşrû ölçüler içinde, gönüllü olarak ve karşılık beklemeden başkalarının yararına sunma eğilimi.” olarak tanımlanmaktadır.[1]

Yüce Allah “Siz hayra ne harcarsanız, Allah onun yerine başkasını verir[2] ve Hayır olarak harcadıklarınız kendi iyiliğiniz içindir. Yapacağınız hayırları ancak Allah’ın rızasını kazanmak için yapmalısınız. Hayır olarak verdiğiniz ne varsa, karşılığı size tam olarak ödenir ve asla haksızlığa uğratılmazsınız.”[3] buyurmakla kulları cömertliğe davet etmektedir. Ancak cömertliğin bir neticesi olan hayır, infak, ikram gibi şeyler Allah’ın rızasını kazanmak için olması gerektiği vurgulanmaktadır. Yoksa insanlar cömert desin diye yapılan işler gösterişten başka bir şey değildir.

Kişinin şan, şöhret, makam ve mevki hırsı gibi safi olmayan duygularını tatmin etmek için malını sarf etmesi cömertlik olarak isimlendirilemez. İhlassız bir ameldir. Bununla beraber kişinin hayra harcadığı ne varsa, kendine tekrar Allah tarafından gönderileceği de müjdelenmiştir.

Cenab-ı Hak Malını (Allah katında) temizlenmek için veren, (günahlardan) en çok sakınan (mü'minler) ise, ondan (ateşten) uzaklaştırılacaktır.”[4] buyurmakla, cömert olan ikram eden, malını Allah yolunda insanlara infak eden kimsenin ateşten uzaklaştırılacağı ifade edilmiştir.

Sevgili Peygamberimiz (sav) sadece iki kişiye gıpta edilebileceğini söylemiştir. Bu iki kişiden biri Allah’ın verdiği malı Allah yolunda harcamayı başarabilen kimsedir. Diğeri ise Allah’ın kendisine verdiği ilim ile hikmeti doğru kullanıp, başkalarına öğreten kimsedir. [5]

Rasul-u Ekrem (sav) cömertliği, dalları dünyaya kadar uzanan cennet ağaçlarından bir ağaç olarak betimlemektedir. Kim o ağacın dallarından birine tutunursa, o dal onu cennete götürür buyurmaktadır.[6] Görüldüğü gibi Peygamberimiz (sav), cömertliğin kişiyi cennete ulaştıracak bir vesile olduğunu ifade etmektedir.

Sevgili Peygamberimiz (sav) başka bir hadisinde şöyle buyurmuştur; “Her sabah iki melek iner. Biri Ya Rabb! İyilik edene malının karşılığını ver, der. Diğeri de: Ya Rabb! Cimrilik edenin malını telef et, diye dua eder.” [7] Yukarıda belirtilen ayet ve hadislerde olduğu gibi daha birçok âyet ve hadiste cömertlik tavsiye edilmiş, övülmüştür.

KUR’ÂN VE SÜNNETTE İSRAF

Sözlükte “haddi aşma, hata, cehalet, gaflet” gibi anlamlara gelen “seref” kökünden türetilmiş olan isrâf genel olarak; inanç, söz ve davranışta dinin, akıl veya örfün uygun gördüğü ölçülerin dışına çıkmayı, özellikle mal veya imkânları meşrû olmayan amaçlar için saçıp savurmayı ifade eder.[8] 

Cenab-ı HakEy Ademoğulları, her mescit yanında ziynetlerinizi takının. Yiyin, için ve israf etmeyin. Çünkü O, israf edenleri sevmez.”[9] buyurmakla helal olarak yemeği, içmeyi uygun görürken, haddi aşarak israf durumuna getiren kişileri de uyarmıştır. İsraf edenleri Allah’ın sevmediği kullar olarak sınıflandırmış, israfın çok büyük bir günah olduğunu tembihlemiştir.

Allah Teala akrabaya, yoksula ve yolda kalmışa hakkını vermeyi tavsiye etmiş, ancak israf ederek kişinin malını saçıp savurmaması gerektiğini açıkça dile getirmiştir. Saçıp-savuran kimseleri şeytanın kardeşleri olarak betimlemiştir.[10]

Asr-ı saadette bir bedevî abdest hakkında sorular sormak üzere Hz. Peygamber"e (sav) gelmişti. Peygamberimiz azalarını üçer kere yıkayarak abdesti ona göstermiş ve şöyle buyurmuştu:İşte abdest böyle alınır. Kim bundan daha fazlasını yaparsa hatalı davranmış, haddini aşmış ve zulmetmiş olur.[11]

Bir defasında ise Resûlullah (sav) Sa’d’ın yanına uğradı, o sırada Sa’d abdest alıyordu. Peygamberimiz (sav) suyu çok harcadığını görünce ona; “Bu ısraf nedir? Ey Sa’d” dedi. Sa’d de (taaccüble) “Abdestte ısraf olur mu?” diye sordu. Peygamberimiz (sav) “Evet! (Olur). Suları akıp giden bir nehir kenarında bile olsan (suyu fazla kullanırsan ısraf etmiş olursun)” buyurdu.[12]

Sevgili Peygamberimizin bildirdiğine göre “Allah, annelere hürmetsizlik etmeyi, kız çocukları diri diri gömmeyi ve (vermeniz gereken şeyleri) vermeyip (hakkınız olmayan şeyleri) almayı size haram kılmıştır. Dedikodu etmeyi, (anlamsız) çok soru sormayı ve malı israf etmeyi ise sizin için hoş karşılamamıştır.”[13]

BEDİÜZZAMAN HAZRETLERİNE GÖRE CÖMERTLİK ve İSRAF

Bediüzzaman Hazretlerine göre yapılan ihsanlar Allah hesabına olmazsa üç zararı vardır. Birinci olarak verilen mal Allah namına verilmediği için , manen minnet edilir, fakiri de minnet içinde bırakır. İkinci zarar ise ihsanda bulunulan kimsenin hayır duasından mahrum olunur. Üçüncü olarak Allah’ın kullarına ulaştırmak için dağıtım görevlisi olarak vazifelendirdiği insan, o malın gerçek sahibini kendi zanneder ve verilen nimete nankörlük etmiş olur.[14]

Bediüzzaman Hazretlerine göre cömertliğin tam manasıyla gerçekleşmesi için ihsan, millet hesabına, muhtaca ve fakire olmalıdır. Eğer muhtaç olmayan şahsa, ferde yapılırsa onu tembelliğe ve çingeneliğe alıştırır.[15]

Bediüzzaman Hazretlerine göre israf ise şükre zıttır, nimetin kıymetini değersizleştirmektir. Ona göre israf bereketsizliğe ve sıhhatin bozulmasına sebep olur. Başkalarına el açtırarak kişinin izzetini kırar.[16]

Ona göre israf hırsı sonuç verir. Hırs ise üç şeye sebeb olur;

1) Kanaatsizliktir. Kanaatsizlik ise çalışmaya, kazanmaya olan şevki kırar. Şükür yerine şikayete sebep olur, kişiyi tembelleştirir. İnsana helal olan az parayı terkettirip haram olan, zahmetsiz mala yönlendirir. Bu yolda izzetini ve şerefini kaybettirir.

2) Mahrumiyet ve Zarara Uğramaktır. Hırs sebebiyle kişi umduklarına ulaşamaz, istiskale uğrar; yardım ve kolaylıklardan mahrum kalır. Örneğin; rızka muhtaç ağaçların fıtrî kanaatleri, onların rızkını onlara koştururken; hayvânâtın hırsla meşakkat ve noksaniyet içinde rızka koşmaları, hırsın büyük zararını ve kanaatin büyük menfaatini göstermektedir. Hem zayıf yavruların kendi lisanlarınca hal itibariyle kanaatleri, süt gibi lâtif bir gıdanın, ummadığı bir yerden onlara akmasına sebep olurken canavarların hırsla noksan ve pis rızıklarına saldırması bir diğer örnektir.

3) İhlassızlığa sebep olur. Hırs ihlassızlığa sebebiyet verir. Ahirete yönelik amellerini yaralar. Çünkü hırs sahibi kimse insanların teveccühünü ve beğenisini kazanmak ister. İnsanların teveccühünü kazanmak eğilimi katıksız, halis ihlasın kazanılmasını engeller.[17]

CÖMERTLİK VE İSRAF ARASINDA Kİ DENGE

Allah Teala “Eli sıkı olma, büsbütün eli açık da olma ki, herkes tarafından ayıplanan, (israftan ötürü de) kaybettiklerine hasret çeken bir hale düşmeyesin.[18] ve “Rahman’ın o has kulları, harcamalarında ne israf eder ne de eli sıkı davranırlar; bu ikisinin arasında bir denge tuttururlar.”[19] âyetleri ile mü'minler israf ile cömertlik arasında bir istikameti göstermektedir.

Yukarıdaki âyetleri âlimlerimiz şöyle değerlendirmektedir: Buna göre yapılan harcamalar ve infak hem kendini hem ailesine, çoluk çocuğuna darlık vermeyecek surette gerçekleşmektedir. Hukemâ, “Her insan için, ifrat ve tefrit olmak üzere, iki uç söz konusudur ki, bu ikisi de kınanmaktadır” demişlerdir. Binâenaleyh cimrilik, vermeme, eli sıkı olma ifrattır. İsraf, büsbütün vermek, saçıp savurmak ifrattır ki, her ikisi de yerilmiş ve kınanmıştır, kötüdür. Üstün huy, âdil ve orta olandır. Nitekim Cenâb-ı Hak, "Böylece sizi, vasat (örnek, mutedil) bir ümmet yapmışızdır" buyurmaktadır. [20]

Âlimlerimiz ihtiyaçlarımızı zaruriyyat, haciyyat ve tahsiniyyat olmak üzere üç ana başlıkta toplamışlardır. Zaruriyyat; can, nesil, akıl, mal ve dinin muhafazası yolunda duyulan ihtiyaçlardır. Bunlar hayatın olmazsa olmazlarıdır. Haciyyat; karşılanmadığı taktirde insanı sıkıntıya düşürecek ihtiyaçlara denilmektedir. Tahsiniyyat; ise, etik ve estetik açıdan hayatı kolaylaştıran ve güzelleştiren ihtiyaçlardır. Âlimlerimiz bu üçlü tasnifin içine girmeyen harcamaların ve nefsani isteklerin israf olduğunu belirtmektedir. Âlimlerimiz mezkur üç ana ihtiyaç grubunun herhangi birisinde israfa varacak boyutlarda harcama yapmayı da doğru bulmamaktadır.

Övülmüş cömertlik ile yerilmiş israf arasındaki fark açıktır. Âyet ve hadislerden anladığımız kadarıyla harcamaların israfa kaçmaması için bazı ölçüler şöyledir;

1) Harcamalar helal dairede olmalıdır. Kişinin helal dairesi dışında yaptığı ve dinimizce haram olarak nitelendirilen her harcama israftır. Örneğin sigara günümüzde birçok âlimin ifadesiyle haram kabul edilmektedir ve onun için harcanan para israftır.

2) Kişinin harcamalarıyla ailesini zor bir duruma sokmaması gereğidir.

3) Harcamalar kibir, gösteriş ve insanlara duyurmak amaçlarıyla yapılmamalıdır.

4) Yapılan harcamalar ihtiyaç dairesi dışında olmamalıdır. İhtiyaç olmadığı halde rengini beğendim, şeklini beğendim diyerek kullanılmayacak bir ürünün alınması maalesef asrımızın hastalığıdır.

5) İhtiyaç dairesinde olup gereğinden fazla olan harcamada israftır. Resulallah’ın (sav) abdest alınacak suyun fazlasını israf olarak değerlendirmesi bu ölçüye örnektir. Kişinin abdest alması için yeterli olan su iki litre iken beş litre su kullanmak ihtiyacın fazlası demektir ki bu da israftır.


[1] Mustafa Çağrıcı, Cömertlik, DİA, İstanbul 1993, C.8, s. 72

[2] Sebe, 39

[3] Bakara, 272

[4] Leyl, 17-18

[5] Buhârî, İlim 15, Zekât 5, Ahkâm 3; Müslim, Müsâfirîn 268

[6] Beyhakî, Şuabü'l-Îmân, VII, 435

[7] Buhârî, Zekât 27; Müslim, Zekât 57

[8] Cengiz Kallek, İsraf, DİA, c.23, s. 178-180

[9] A’raf, 31

[10] İsra, 26-27

[11] Nesai, Taharet, 105

[12] İbn Mâce, Tahâret, 48

[13] Buhârî, İstikrâz, 19

[14] Mektubat, s.119

[15] Mektubat, s.414

[16] Lemalar, s.145

[17] Lemalar, s. 152

[18] İsra, 29

[19] Furkan, 67

[20] Razi, Mefatih’ul Ğayb,


Yorum Yap

Yorumlar