Soru

Çarşaf Mevzuu

Çarşafın dinimizdeki yeri nedir?

Tarih: 12.02.2009 00:00:00
Okunma: 11964

Cevap

Çarşaf hakkındaki Ayet ve bu hususta Müfessirlerin beyanları şöyledir:

Ey Peygamber! Zevcelerine, kızlarına ve müminlerin kadınlarına söyle: (başlarını ve yüzlerini kapatacak şekilde ) cilbâblarının (dış örtülerinin) bir kısmı ile üzerlerini sıkıca örtsünler. Bu, onların (hür ve iffetli olduklarının) bilinip incitilmemeleri için daha elverişlidir. Allah, gafûrdur (mağfiret eder), rahîmdir (merhamet eder).[1]

Bu ayetin Sebebi nüzulü ise şöyledir:

Medine’nin fasıkları (münafıkları) kadınlara laf atarak onlara eziyet ediyorlardı. “Niçin müslüman kadınları rahatsız ediyorsunuz” denildiği zaman, “biz bunu yalnızca köle kadınlara yapıyoruz” diyorlardı. Allahü Teâla hür iffetli kadınların diğerlerinden ayırt edilmeleri için bu ayeti indirdi.[2]

(Bu ayet tesettürün iddia edildiği gibi esaret değil, kadınların hürriyet ve asaletinin ifadesi olduğunu da gösterir.)

Ayette geçen cilbâb’ın tarifleri:

a) Baştan aşağı örten çarşaf, ferace, car gibi dış elbisenin adıdır.
b) Kadınların elbiselerinin üstüne giydikleri her çeşit giysidir.

c) Tepeden tırnağa örten giysidir.

d) Kadınların örtünüp gizlendikleri her türlü elbise ve başka şeylerdir.

e) Çarşaf ve peçedir.[3] 

f) Vehbi Efendi Nur Suresinin 31. ayetini tefsir ederken şöyle der; “Kadınların ziynet yerlerini örtmek için çarşaf örtünmeleri gerektiği bu ayetten açıkça istifade edilen manalardan biridir.”[4]

Cilbâb Giyme Tarzı :

1- İbn-i Abbas (r.a) yukarıda mealini verdiğimiz Ahzâb suresinin 59. ayeti hakkında şöyle demiştir “Allah mü’min kadınlara bir hacet için dışarı çıktıklarında yüzlerini başlarının üzerinden cilbâblarıyla örtmelerini ve yalnızca bir gözlerini açmalarını emretmiştir.[5]

2- İbni Sirin şöyle demiştir: Bu ayeti (tabiinin büyük alimlerinden) Abîde es-Selmânîden sordum. Elbisesiyle başını, yüzünü örterek, sol gözünü açarak, hareketleriyle nasıl olacağını gösterdi.[6]

3- İbni Abbas ve Katade şöylede demişlerdir: Alnının üzerinden bağlar, diğer ucunu da burnunun üzerinden bırakır. Gözleri görünse de bu hal onun göğsünü ve yüzünün büyük bir kısmını örter.[7]

4- Tefsiri Beyzavi: Bir hacet için dışarı çıktıklarında çarşaflarıyla bedenlerini ve yüzlerini örtsünler.[8]

5- Ebu’l Ferec İbnü’l Cevzi: Başlarını ve yüzlerini örtsünler.[9]

6- Tefsiri Celaleyn: Cilbâb kadının bütün vücudunu örten örtüdür. Hacetleri için dışarı çıkarken bir kısmıyla yüzlerini örterler, ancak bir gözlerini açıkta bırakırlar.

7- Sahabe ve tabiin döneminden sonra gelen bütün büyük müfessirler de bu ayeti (yukarıda geçtiği gibi) aynı şekilde tefsir etmişlerdir.[10]

8- Tefsirlerin izahlarından anlaşılacağı üzere, cilbâb örtmekte iki şekil vardır.

Birisi kaşlarına kadar başını örttükten sonra büküp yüzünü de örtmek ve yalnız tek bir gözünü açık bırakmak.

İkincisi de alnının üzerinden sıkıca sardıktan sonra burnunun üzerinden dolayıp, gözlerini ikisi de açık kalsa bile yüzün büyük bir kısmını ve göğsü tamamen örtmüş bulunmaktır.[11]

Cilbâb’ın Tatbik Şekli:

1- Ümmü Seleme (ra) şöyle demiştir: “Cilbâb ayeti nazil olduğunda Ensar kadınları üzerlerine siyah elbiseler giyerek öyle bir ağırbaşlılıkla çıkmışlardı ki; başları üzerinde kuşlar varmış gibi idi.”[12]

2- Hz. Aişe (r.a)’de şöyle demiştir: Ensar kadınlarına Allah rahmet etsin. Cilbâb ayeti indiği zaman mırtlarını (yün elbiselerini) yardılar, onunla başlarını sardılar da Resulullah (a.s.m.) arkasında öyle namaz kıldılar ki, sanki başlarında kargalar varmış gibi idi.[13]

3- Hz. Aişe (r.a) nın cilbâbıyla yüzünü örttüğüne dair Buhari’de şu rivayet vardır:

Hz. Aişe (r.a.) anlatıyor; Safvân İbnü’l-Muattal es-Sulemî sonra ez-Zekvânî arkadan gelmekle, (askerin kalmış olan eşyalarını toplamak ve diğer konak yerine götürerek sahiplerine vermekle) görevli idi.

Bu zât, askerin arkasından sabaha yakın yürümüş, benim bulunduğum yere gelmiş, uyuyan bir insan karaltısı görünce benim yanıma gelmiş ve beni görünce tanımış. Bu zât beni perdelenme (hicab) emrinden önce görür idi. Ben onun beni tanıdığı sırada onun: "İnnâ lillâhi ve innâ ileyhi raci’ûn-biz muhakkak Allah'ın mülküyüz ve biz ancak O'na dönücüleriz-[14]  istircâ sözlerini söylemesiyle uyandım.

Uyanınca hemen feraceme bürünüp yüzümü örttüm. Allah'a yemîn ederim ki, o bana bir tek kelime söylemedi, ben de ondan "İnnâ lillâhi ve innâ ileyhi raci’ûn "istircâ' sözünden başka hiçbir kelime işitmedim."[15]

4- Rivayetlerden anlaşıldığına göre Peygamberimiz (a.s.m.) döneminde peçe takan kadınlar bile vardı.[16]

5- Müslüman ahali de günümüze gelinceye kadar yukarıdaki Kur’an’ın emri ve onun izahları yönünde hareket etmişlerdir. Elmalı yukarıdaki cilbâb’ın sarma şeklinin birincisini, yani yalnızca bir gözü açık bırakmayı tarif ederken “bizler yetiştiğimiz zaman memleketlerimizde annelerimizin tesettür tarzı bu idi” der. İkincisini anlatırken de “1310 da İstanbula geldiğim zaman İstanbul hanımları bir peçe ilave edilmek ve elde açık şemsiye bulunmak şartıyla tesettür tarzları da buydu” der.[17]

6- Hülasa: Çarşaf, lüzumsuz, gereksiz bir takva değil Kur’ânın emridir. Başta sahabeler olmak üzere Ümmet-i Muhammed’de şimdiye kadar bu emri yaşayagelmişlerdir. Günümüzdeki hanımlar da “kınayan kimsenin kınamasından korkmazlar”[18] ayeti gereğince bu emri yaşamalıdırlar. Fakat başkalarına bu hakikatı anlatır veya tavsiye ederken karşıdaki muhatabın durumunu da göz önünde bulundurmak gerekir.

Konu ile ilgili Mühim bir Meselede şudur:

Burada şöyle bir itiraz akla gelebilir: “Görünen kısmı müstesna, ziynetlerini göstermesinler.”(Nur: 31) ayetinde görünen kısımdan kasıt ulemanın cumhuruna göre eller ve yüzdür. Buna göre eller ve yüz avret değildir ve örtmeye gerek yoktur. Hâlbuki yukarıdaki açıklamalarda, dışarı çıkarken kadının yüzünü de örtmesi lazım geldiği anlatılıyor. Bu ise bir çelişkidir.

El-cevap:

Ayetteki ifade ve ulemanın “el ve yüz avret değildir” ifadesi, kadının evinden dışarı çıkarken yüzünü açmasına bir cevaz vermiyor. Bu hususta ulema el ve yüzün açılmasıyla ilgili şunları da söylemiştir:

1- El-yüz avret değildir demekle bunları açmak gerekir manası kastedilmemiştir. Bazı haller ve zamanlarda bunları örtmede zorluk olduğu için şeriat bunda ruhsat göstermiştir. Fakat bu ruhsat daimi değil, bazı hallerle kayıtlıdır.

2- İbadet esnasında (ihram, namaz gibi durumlarda) kadın el ve yüzünü açar.[19]

3- Mahkemede şahitlik, dünürlük, tedavi gibi sebeplerle kadın el ve yüzünü açabilir.[20]

4- Ulemanın kadının el ve yüzünü açmasına verdiği cevaz fitne olmadığı zamanlarla sınırlıdır. Fitne korkusu olduğu takdirde kadının yüzünü örtmesi emredilir.[21]

5- Genç bir kadının erkekler arasında yüzünü açması yasaklanır. Çünkü bu durumda fitne söz konusudur. Yahut şehvetle bakmak söz konusudur.[22]

Bu makalenin toplamından çıkan netice şudur:

Ayette geçen cilbâb tabiri ile kasdedilen örtünme şekli;

1- Bütün vücudu örten ve vücut hatlarını gizleyen,

2- Elbisenin üzerine giyilerek elbiseyi de örten,

3- Başla beraber yüzü de örten bir örtüdür.

İslam tarihi boyunca, bu üç özelliği daha çok bir arada taşıyan çarşaf kullanılmıştır.


[1] Ahzâb Suresi: 59.Ayet

[2] İbni kesir, Dürrül mensur

[3] Elmalı. C:6-s:337

[4] Hülâsâtü’l Beyan : c: 9.s:3719

[5] Taberî, İbni Kesir, Suyuti Dürrül Mensur ve Sabuni

[6] Suyuti Dürrül Mensur, İbni Kesir

[7] Tefsiri Kurtubî ve İbni Kesir

[8] C:2-s:252

[9] Zadül Mesir. C:6-s:422

[10] Tefhimül Kur’an: c:4.s:459

[11] Elmalı : c:6-s:338

[12] Elmalı : c.6-s.338, Kurtubî

[13] Elmalı : c.6-s.338

[14] Bakara Suresi, 156. Ayetten

[15] Buharî c.4.s.1774

[16] Bütün Yönleriyle Asrı Saadet: c.4.s.356

[17] Elmalı : c.6-s.338

[18] Maide Suresi, 54. Ayetten

[19] (Beyzavi, Makalatı Kevseri)

[20] Razi, Mefâtihu’l Gayb; Elmalı

[21] Makalat-ı Kevseri: 309, Tefsiri Kurtubî, Tefsir-i Celaleyn

[22] Zuhayli:c.1.s.458,  İbni Abidin Tercemesi: c.2.s.113


Yorum Yap

Yorumlar

Mükemmel bir izah. Allah izah yapan abimizden ve sizlerden razı olsun.
Gönderen: ÖMER GEDİK
Tarih: 27.11.2011 15:38:30
ALLAH razı olsun hakikaten tatmin edici bir izah....
Gönderen: KADİR KILINÇ
Tarih: 7.07.2012 02:34:05