Burhân: Arapça’da “berraklaştırmak, açıklığa kavuşturmak; delil getirmek” anlamındaki “b-r-h” (بره) kökünden türemiştir. Kur’ân-ı Kerîm’de “hak ile bâtılı birbirinden ayıran kesin delil” mânasında kullanılır. İslâm dünyasında burhânın bir kıyas türü ve ispat metodu olarak mantık, felsefe, kelâm ve usûl-i fıkıhta yer alması, Aristo’nun Organon adlı sekiz kitaptan oluşan mantık külliyatının dördüncü kitabı Analytica Posteriora’nın (İkinci Analitikler) X. yüzyılda Ebû Bişr Mettâ b. Yûnus tarafından Arapça’ya çevrilmesiyle yaygınlaşmıştır. İslâm mantıkçıları, burhânı, delilden ayırarak daha özel bir mânayla burhân-ı innî ve burhân-ı limmî şeklinde ikiye ayırmışlardır. 1
Burhân-ı İnni
Tahkik manasını ifade eden "inne" ile "burhân" kelimesinden meydana gelen bir terkiptir. Burhân-ı inni, eserden müessire (sonuca) doğru akıl yürütme metoduna denir. Burhân-ı inni, bir şeyi eserleriyle ispat eden kıyasa denmektedir. 2 Burhân-ı İnni, Görünen eserlerden yola çıkarak Gözle göremediğimiz eserlerin sahibini bulmaya götüren bir istidlal (delil) yöntemidir. Meselâ bir tabloya baktığında, oradaki sanat seni onu çizen bir ressamın varlığına götürür. Aynı şekilde, dünyadaki bütün varlıkların her birinde, yalnız kendilerine mahsus kusursuz bir “resim” vardır. Bu durum, her ne kadar burada göremesek de, kendini gizleyen kusursuz bir Sanatkârın varlığına delâlet eder; bu tür istidlâle “burhân-ı innî” denir. Bediüzzaman Hazretlerinin eserlerinde bu istidlal yöntemini çok fazla kullanır.
Burhân-ı Limmi
Delilin sebebini açıkladığı için, “niçin” anlamındaki “lime”ye nispetle bu isim verilmiştir. Arapça’da “niçin” sorusuna bu delille cevap verilir. Burhan-ı limmî, müessirden (sonuçtan) esere yönelik bir akıl yürütmeye denir. 3 Meselâ, çok bilgili bir mühendisi gözlemledik; konuşmalarını, ifadelerini ve aldığı eğitimini inceledik. Bu gözlemlerden hareketle, böyle bir mühendisin mükemmel eserler ortaya koyacağı sonucuna vardık. İşte bu tür istidlâle “burhân-ı limmî” denir. Aynı usulle âhiretin varlığını da kolayca ispatlayabiliriz: Cenâb-ı Allâh’taki Rahîm, Kerîm, Hakîm ve Âdil isimlerine bakıldığında, böyle bir İlâh’ın en özel eseri olan insanı yalnızca 60-70 yıllık bir ömürle sınırlayıp sonra yok etmesinin mümkün olmayacağı; onu bu isimlerine lâyık biçimde yeniden diriltip hesaba çekeceği, itaat edenlere rahmet ve keremine uygun bir mükâfat, isyan edenlere ise adaletine muvafık ceza vereceğini anlarız. İşte bu çeşit istidlâle “burhân-ı limmî” denir. Bediüzzaman Hazretleri özellikle Haşir Risalesi’nde, âhiretin varlığını bu delille mükemmel şekilde ispat eder. Bediüzzaman Hazretleri, burhân-ı innî ve burhân-ı limmî terimleri hakkında şöyle der:
Ateşin dumana olan delâleti gibi, müessirden esere yapılan istidlâle (burhân-ı limmî) denildiği gibi; dumanın ateşe olan delâleti gibi, eserden müessire olan istidlâle de (burhân-ı innî )denir. Burhân-ı innî , şübhelerden daha sâlimdir. 4
Burhân-ı limmî, sonuca bakarak sebebi tespit etme delilidir; “Ateş varsa duman da vardır” örneğinde olduğu gibi. Burhân-ı innî ise eserden hareketle sonucu tespit etme delilidir; “Duman varsa ateş de vardır” misalinde olduğu gibi. Şüpheleri ortadan kaldırmak bakımından burhân-ı innî delili daha selametlidir.
https://islamansiklopedisi.org.tr/burhan
Muhlis Körpe, Risale-i Nur Istılahları, Süeda Yayınları, Isparta 2023, s.32
Muhlis Körpe, Risale-i Nur Istılahları, Süeda Yayınları, Isparta 2023, s.33
Bediüzzaman Said Nursi, İşarat-ül İ’caz, Hayrat Neşriyat, Isparta 2016, s.134

