8. Söz'de geçen bu cümleyi nasıl anlamak gerekir? Misallerle izah eder misiniz?
Sekizinci Söz’de geçen bu cümle, Risale-i Nur’un tevhid (Allah’ın birliği) konusundaki çok önemli ve özlü bir ifadesidir. Şimdi bu cümleyi misallerle açıklamaya gayret edelim.
“Evet, bir şeyi her şey ve her şeyi bir şey yapmak, her şeyin Hâlik’ına hâs ve Kādir-i Küll-i Şey’e mahsûs bir nişandır, bir âyettir.”[1]
Yani bir tek şeyi bütün işlerde ve varlıklarda kullanmak ve bütün şeyleri de bir tek iş ve mevcudu yapmakta kullanmak; ancak o bir tek şeyin ve her şeyin yaratıcısı olan Allah’a mahsustur, O’nun sonsuz kudretine ait bir işaret ve delildir.
Kısaca bu cümlede, iki büyük kudret mucizesine dikkat çekiliyor:
1. Bir şeyi her şey yapmak:
Yani bir tek şey, her şeyde, her yerde ve her işte kullanılıyor. Mesela bir su molekülü içindeki hidrojen ve oksijen atomları bitkiye girince meyve olur. İnsana girince gözyaşı olur, ter olur, kan olur, azalar olur. Buluta girince yağmur olur ve hakeza.
Yani bir su molekülü, her yerde her işe dahil olur ve her şey olur. Demek ki su molekülü ve içindeki atomlar kimin ise onların içine girip iş gördüğü bütün mevcudat dahi onundur. O da ancak her şeyin hakiki sahibi olan Allah’tır.
2. Her şeyi bir şey yapmak:
Çok farklı şeyler bir tek neticeye dönüşüyor. Mesela insan bedenine, ekmek, süt, meyve, et gibi yüzlerce farklı gıda alınır. Hepsi kan, et, ten, göz, el gibi azalar olur. Yani farklı maddeler bir tek insanda birleşir.
Bu iki duruma başka bir misal daha verecek olursak; bütün varlıklar topraktan gelir ve topraktaki elementlerden olur. Yani her şey topraktan yapılır. Aynı şekilde her mevcut ömrünü tamamladığı vakit yine toprağa döner. Bu da yine bir şeyden her şey ve her şeyden bir şey olmasına misal gösterilebilir.
Bütün bunlar da gösterir ki; her şeyin ve onlardan meydana gelen o bir tek varlığın da sahibi ancak aynı Zât olabilir. O da bütün bu işleri yapan, birbirinden farklı her şeye hükmeden ve kâinattaki herşeyi tasarrufunda bulunduran sonsuz kudret sahibi bir Zât olmalıdır.
Özetle bu cümlede Üstad Bediüzzaman Hazretleri şunu ispat eder:
Varlıklar üzerindeki dönüşüm ve düzen, sonsuz kudret sahibi olan Allah’a aittir. Çünkü her bir mevcut bütün kâinatla alakadardır. Yani bir tek şey bütün kâinatın mükemmel bir düzen içinde çalışması ve kâinattaki atomların bir araya gelmesi ile vücuda gelebilir. Bütün kâinatla alakadar olan mevcudat içinde bu kadar kolaylıkla “her şeyden bir şey yapmak” ve “bir şeyden her şeyi yapmak”, ancak kâinattaki her şeyi ve onlardan meydana gelecek diğer varlıkları tasarrufunda bulunduran ve her şeyin Rabbi olan Allah’ın işi ve fiilidir.
Risale-i Nur’da bu bahsi geçen cümleye benzer başka bir izahı da, konuya destek mahiyetinde burada zikredelim;
“Her şeyde, hususan zîhayat masnû‘lardaki hilkat, fevkalâde san‘atkârâne olmakla beraber; çekirdek, bir meyvenin; ve bir meyve, bir ağacın; ve bir ağaç, bir nev‘in; ve bir nev‘, bir kâinâtın bir küçük numûnesi ve bir misâl-i musağğarı ve bir muhtasar fihristi ve bir mücmel haritası ve bir ma‘nevî çekirdeği ve ilmî düstûrlarıyla ve hikmet mîzânlarıyla kâinâttan süzülmüş ve sağılmış ve toplanmış birer câmi‘ noktası ve mayalık birer katresi olduğundan, onlardan birisini îcâd eden zât, her halde bütün kâinâtı îcâd eden aynı zâttır.” [2]
Yani, hayat sahibi bir varlığın yaratılışı öylesine harikadır ki, mesela bir çekirdek, bir ağacın küçük bir planıdır. O ağaç, o türün bir özetidir. O tür de, kâinatın bir parçası ve küçük bir modeli gibidir. Yani bir çekirdekte, bütün kâinatın ölçüleri özetlenmiştir. Kâinatta ne varsa ağaca ve dolayısıyla çekirdeğe hizmet eder ve o çekirdek kâinatın süzülmüş bir özeti olur. Demek bir çekirdeği yaratmak, sadece küçücük bir şey yaratmak değildir. O çekirdekte koca bir ağacın programı olduğu gibi, kâinatın da bir nevi fihristi bulunduğundan, onu yaratmak bütün kâinatı yaratabilen bir kudreti gerektirir. O hâlde bir çekirdeği yaratan zat, ancak kâinatı da yaratabilen Allah olabilir.
Sonuçta, Risale-i Nur’da sık tekrar edilen bu tür ifadeler, Allah’ın kudretinin sınırsız, yaratmasının kolay, sanatının her yerde aynı mükemmellikte olduğunu, birşeyi yaratmak aslında he rşeyi yaratmak ile mümkün olduğunu ve kâinatta her şeyin bir birlik içinde olduğunu gösterir. Bunların hepsi de tevhid delilleridir.
[1] Sözler, Hayrat Neşriyat, Isparta 2015, s. 23.
[2] Şualar 1, Hayrat Neşriyat, Isparta 2015, s. 23.