Hz. Peygamber’in (asm) bazı isimleri değiştirdiğine dair sahih rivayetler vardır. Berre ismi de değiştirilen isimlerdendir. Resûlullah (asm), Zeyneb bint Cahş’ın isminin Berre olduğunu öğrendi. “Kendini temize çıkarıyor” denmesinden hoşlanmadı ve onun adını Zeyneb yaptı.[1]
Hz. Meymune Resûl-i Ekrem (sav) ile evlenmeden önce adı Berre idi. Hz. Peygamber “cömert, dürüst ve itaatkâr” anlamına gelen bu ismi taşımayı insanın kendini tezkiyesi olarak kabul ettiğinden adını Meymûne olarak değiştirdi.[2]
Zeynep bnt. Ebî Seleme'nin adı Berre idi. Nefsini tezkiye ediyor denildi. Bunun üzerine Hz. Peygamber (asm) onu Zeyneb diye isimlendirdi. Benzer şekilde Ümmü Seleme validemizin ismi de önceden Berre idi, Resûlullah (asm) onu da Zeyneb olarak değiştirmiştir.[3]
Sebep ve Hikmet
“Berre” kelimesi Arapçada çok hayırlı, çok iyi, çok temiz demektir. İnsana bu isim verildiğinde, dışarıdan bakan biri “Kendini temize çıkarıyor, kendini kusursuz görüyor” diyebilir. Hz. Peygamber (asm), "iyi insan, kusursuz kimse, günahsız" anlamına gelen "Berre" ismini Zeyneb'e çevirmiştir.
Resûl-i Ekrem (sav), "Yanından çıkan birinin 'Berre'nin yanından çıktı' denmesini sevmiyorum" [4] demiştir.
Kur’ân-ı Kerim’de de benzer bir uyarı vardır. Dolayısıyla Peygamberimiz (asm) bu tür isimleri değiştirmiştir.
"Kendinizi temize çıkarmayın.”[5]
Fıkhî Hüküm
İbni Hacer: “Berre isminin değiştirilmesi, kişinin kendini tezkiye eden isimlerin kullanılmasının mekruh olduğuna delildir.”[6]
İmam Nevevi: “Berre ismi, sahibini tezkiye etmek anlamı taşıdığı için değiştirilmiştir. Çünkü kulun kendini bu şekilde isimlendirmesi uygun görülmemiştir.”[7]
İbni Abidin isim koyma bahsinde “kendisini tezkiye eden veya kötü manalı isimler koymak mekruhtur” der ve “Berre” isminin değiştirilmesi rivayetini örnek olarak zikreder.[8]
İbni Kayyim İsimlerin manasına dikkat edilmesi gerektiğini söyler, “Berre” isminin değiştirilmesini delil getirir.[9]
Hanefî Mezhebi: Haram veya mekruh manalar taşıyan isimlerin değiştirilmesi gerekir. “Berra” ismi doğrudan kötü manalı değil, fakat “kendisini tezkiye” anlamı taşıdığı için tenzihen mekruhtur. Bu nedenle değiştirilmesi müstehabtır.
Şafiî Mezhebi: Şirk, çirkin veya haram çağrışımlı isimlerin değiştirilmesi vaciptir. Anlamı hoş olmayan veya şüpheli olan isimlerin değiştirilmesi müstehabtır. Dolayısıyla “Berra” isminin değiştirilmesi tavsiye edilir.
Malikî Mezhebi: Çirkin veya iddia içerikli isimlerden sakınmak gerekir. İsim değişikliğini Peygamberimizin sünnetine uyarak yapmak menduptur.
Dolayısıyla bu kardeşimizin kızının ismini değiştirmesi daha uygun ve daha faziletli olur. Ama değiştirmese de günaha girmez, çünkü ismin manası bizzat kötü değildir. Çocuğun ismini, Peygamberimizin (asm) sevdiği isimlerden seçilebilir. Mesela Zeyneb, Fatıma, Aişe, Hatice, Esma gibi isimler koymak daha güzeldir.
Hz. Peygamber’in Değiştirdiği İsimlerden Örnekler
Berre → Zeyneb[10]
İbn Abbâs’tan gelen rivayette, Peygamber Efendimiz’in (asm) “Kendinizi tezkiye etmeyiniz (temize çıkarmayınız). Allah kimin iyilikte bulunduğunu daha iyi bilir.” buyurarak “Berre” ismini değiştirdiği nakledilir.
Âsiye → Cemîle [11] “Asiye” ismi “isyankâr, âsi” demektir. Peygamberimiz bunu “Cemile” (güzel) olarak değiştirdi.
Harb (savaş) → Silm (barış) veya “Sehl (kolaylık)”[12] Harb ismini “savaş” anlamından dolayı değiştirmiştir.
Azîz, Yezîd, Hakem, Aflah, Rabâh, Neceh, Yesâr gibi isimleri de değiştirmiştir. Çünkü bu isimler iddia anlamı taşıyordu: “başaran, kazanan, kurtaran” gibi.[13]
Peygamberimiz (asm) sadece şahıs isimlerini değil, mekân isimlerini de değiştirmiştir. Mesela: Şi‘bu’d-Dalâle (Sapıklık Vadisi) ismini Şi‘bu’l-Hüdâ (Hidayet Vadisi) yapmıştır. Afira (toz-toprak, kurak) isimli köye Hadira (yeşillik) demiştir.[14]
Değiştirme Sebepleri
1. Şirk çağrıştırması (Abdü’l-Ka’be → Abdullah).
2. Kötü manalı olması (Huzn → Sehl).
3. Kibir/iddia anlamı taşıması (Berre → Zeyneb).
4. Kötü çağrışım yapması (Harb → Silm).
[1] Sahih-i Buhârî ,Edeb 108, Menâkıb, 20
[2] DİA, c.1, s. 333
[3] Buhârî, Edeb 108; Müslim, Edeb 17
[4] Müslim, Âdâb 16
[5] Necm, 53/32
[6] İbn Hacer el-Askalânî – Fethu’l-Bârî 10/575-576
[7] Nevevî – Şerhu Sahîh-i Müslim 14/138
[8] İbn Âbidîn – Reddü’l-Muhtâr 6/420, Dârü’l-Fikr
[9] İbn Kayyim el-Cevziyye – Tuhfetü’l-Mevdûd fî Ahkâmi’l-Mevlûd, s. 130-132
[10] Buhârî, Edeb 108; Müslim, Âdâb 13
[11] Müslim, Âdâb 14, Tirmizî, Edeb 61
[12] Ebû Dâvud, Edeb 69
[13] Müslim, Âdâb 13
[14] Müslim, Âdâb 14; Ebû Dâvud, Edeb 69