Üstad Bediüzzaman hazretlerinin Ahmed Hüsrev Altınbaşak ile yüzyüze son görüşmesi ve mektuplaşmaları ne zamandır?
Şöyle ki: Bediüzzaman Hazretleri’nin Hüsrev Efendi ile yüz yüze olarak son görüşmesi, Bediüzzaman hazretlerinin Şanlıurfa’ya seyahatinin hemen öncesine tevafuk etmektedir. Bu meseleye ait kayıtlarda şu izahlar yer almaktadır:
Hazret-i Üstadın son günlerini yakından gören ileri gelen nur talebelerinden olan Büyük Ruhlu Küçük Ali merhum, o zaman vuku bulan ve nur hizmetinin geleceğini yakından alakadar eden mühim bir hadiseyi ve hazret-i üstadın pek mühim bir vasiyetini şöyle anlatıyor:
“Üstadımız Bediüzzaman Hazretleri vefatından önce Urfa’ya giderken bize(Isparta’ya) geldi. Talebeyi topladı. Hüsrev kardeşe hitaben buyurdular ki:
-Hüsrev ben gidiyorum. Benden sonra bu vazifeyi siz deruhte edeceksiniz. Hüsrev kardeş de buyurdular ki:
-Üstadım efendim, ben hem ihtiyarım hem hastalıklıyım. Bu vazifeyi genç kardeşlerimize tevdi buyurun. Üstad Hazretleri Hüsrev kardeşe cevaben:
-Hüsrev benden sonra 15-16 yaşındaki delikanlı gibi sıhhat bulacaksın. Hem benim daha 8 senelik ömrüm var. Onu da sana veriyorum’ deyip bu şekilde vazifeyi Hüsrev kardeşe tevdi buyurduktan sonra Üstad Hazretleri gitti. Birkaç gün sonra radyodan Bediüzzaman Hazretlerinin Urfa’da vefat haberini aldık.[1]
Diğer sorunuza cevap olarak Bediüzzaman Hazretleri’nin Hüsrev Efendi’ye en son göndermiş olduğu mektubunu şöyle izah edelim: Üstadımız Bediüzzaman Hazretleri’nin “…Hüsrev gibi bir nur kahramanından benim yerimde ve nurun şahs-ı manevisinin çok ehemmiyetli bir mümessili olmasından hiçbir cihetle gücenmemek elzemdir.”[2] İltifatına mazhar olmuş Hüsrev Efendi hizmet-i Kur’aniye’nin idamesi ve idaresinde böyle ehemmiyetli bir vazife ile tavzif edildiğine göre Bediüzzaman Hazretleri ile son ana kadar mektuplaşmaya ve görüşmeye devam ettiğini Risale-i Nurlarda geçen derslerden anlıyoruz.