Soru

Bediüzzaman Hazretlerinin Sultan Abdülhamid Han'a Karşı Tavır ve Tutumu

Bediüzzaman Hazretlerinin, Sultan Abdülhamid’e karşı olan tutumu ve düşünce yapısı neydi? Sultan Abdülhamid’e kızıl sultan demiş midir? Eğer demediyse bunun ispatı mümkün müdür?

Tarih: 22.12.2024 12:11:37

Cevap

Bediüzzaman Hazretleri ile Sultan Abdülhamid Han arasındaki münasebetin doğru tahlil edilebilmesi için şu hususları nazara almak anlamlı olacaktır:

Birincisi ve en önemlisi; Be­diüzzaman Hazretleri ve Sul­tan Abdülhamid Han arasındaki bü­­­­­­­­­rokratik engellemeler­dir. Dö­ne­min bürokrasi anlayışı Be­di­üzzaman Hazretlerinin Sul­tan Abdülhamid Han’a ulaşmasını engellemiştir. Mesela; Van vali­si Tahir Paşa’nınhârika-i ze­kâ ile meşhur Molla Said Efendi”, “Bu havalide ilim­ce umûmun merci’i”, “Ken­di­si veliyyülnimet-i azim efen­­­di­miz hazretlerine hakikaten sâdık ve hâlis bir duâ­cı”, “Dersaadet’e gitmek bah­tiyârlığına nâil olan Kürd ulemâsı içinde gerek ah­­lâk-ı hasenece, gerek Zât Haz­ret-i Hilafetpenâhiye sadâkat ve ubûdiyetçe alâ ziyâde şa­yân-ı âtıfet bir zât-ı diyâ­net şiâr olması” sözlerini içe­ren Bediüzzaman’ın üstün me­zi­yet­­lerini ve padişaha sadakatini anlatan resmî ya­zı­sı sa­­raya yansıtılmamıştır. Bu sebeple Bediüzzaman Hazretlerinin Osmanlı Devle­tini ve hilafeti ayakta tuta­cak reçeteleri de padişaha ulaş­mamıştır.

İkincisi; Bediüzzaman Hazret­leri Yaşasın yaraları tedavi etmek fikrinde olan Halife-i Peygamber ya­ni Sul­tan Abdülhamid Han!diyerek tezkiye et­tiği Sultan Abdülhamid Han’ın zatı hakkında hakaret içe­­ren bir ifade ve üslup da bu­lun­ma­mıştır. Bürokratik en­gel­­leme ve sıkıntıları da müs­bet bir dil ve ıslah etmek dü­şüncesiyle ifade etmiştir. Sul­tan Abdülhamid Han’a karşı olan hürmet ve muhabbetini her daim göstermiştir.

Üçüncüsü, hem Bediüzzaman Hazretlerinin hem de Sultan Abdülhamid Han’ın gayeleri Os­­manlı Devleti’nin ve hila­fe­tin bekasını temin etmekti. Asla şahsiyetleri değildi.

Dördüncü husus, Bediüzza­man Hazretlerine göre “Hiçbir günah­kâr, başkasının günahını yük­len­mez!”[1] âye­tinin ifadesiyle, birisinin ha­ta­sıyla baş­kası mesul olmaz. Sultan Abdülhamid Han zamanında bazı art niyetli, bozuk zihniyet­li idarecilerin yaptıkları hataları, merhum Sultan Abdülahamid Han’a isnad etmek, o hataları o işlemiş gibi anlatmak, zulümdür.

O dönemde bir kı­sım in­sanlar devleti yıkmak için çalışırken, Bediüzzaman Haz­retleri de dönemin önde gelen bir kı­sım âlim­leri gibi devletin yıkılmaması için, Sultan Abdülhamid Han’a gereken tedbirleri alması nok­­­tasında nasihatlerde bu­lun­­­muşlardır. Bu hususta ölçülü ve dengeli bir üslup takip ettiğini Hazret-i Üstad şöyle ifade etmiştir:

“Hükümete ve Sultan Abdülhamid’e hücum edenlerin bazıları, ifrat ederek onları düşman gördükleri için, tahkir ve kabul etmemek mânâsını ifâde eden “Haydo Haydo” derlerdi. Bazıları da kısa nazarlı olup bu hâliyle o hükümetin devam edemeyeceğini göremeyip o anda bulunan durumu kabul ve devam ettirmek mâhiyetinde, tefrit ederek “Haydar Ağa, Haydar Ağa” derlerdi. Ben ifrat ve tefritten sakınarak, mevcut hükümetin normal bir halde olduğunu ifâde eden “Haydar” diyerek, hükümetin yanlışlarını düzeltmeye ve doğru yaptıklarına da destek vermeye çalışırdım.[2]

Hatta Sultan Ab­dül­hamid Han için “Sultan-ı mah­lu’/mazlum”,[3] diyen Bediüzzaman Hazretleri, gayesinin onu “sükût-u müsam­mem­­den” (tahttan indirilmekten) kurtarmak olduğunu bizzat ifade etmiş.”[4]   Yani, zu­lümle va­zife­sinden alın­ması ger­çek­le­şen Sultan Abdülhamid Han’ın, o vazifesinden düşmemesi için mücadele verdiğini, beyan et­miştir.

Başkalarının “kızıl sultan” dedikleri yerde, Bedîüzzaman Hazretleri Abdülhamid Han’a “şefkatli sultan”[5] şeklinde hitab etmiştir.


[1] En’âm, 6/164.

[2] Âsâr-ı Bediiyye, s. 312.

[3] Âsâr-ı Bediiyye, s. 316.

[4] Âsâr-ı Bediiyye, s. 375.

[5] Âsâr-ı Bediiyye, s. 463.


Yorum Yap

Yorumlar