Mucizat-ı Kur’aniye Risalesinde iki medeniyetin temelinde yatan farkları, Üstad Bediüzzaman Hazretleri şöyle sıralar:
“Günümüz medeniyeti;
1- Kuvvete dayanır. Hâlbuki kuvvetin gereği hukuklara tecavüzdür.
2- Hedefi menfaattir. Menfaatçiliğin neticesi, menfaati için boğuşmaktır.
3- Hayat prensibi cidaldir (rekabet). Cidalin gereği çarpışmaktır.
4-Toplumu bir arada tutan bağı ırkçılıktır. Bunun neticesi başka milletlerin haklarına tecavüzdür.
5- Gayesi nefsanî arzuları tatmin etmektir. Bunun neticesi günahlara ve eğlencelere dalmaktır.
İşte şu medeniyetin şu düsturlarındandır ki, bütün güzellikleriyle beraber insanlığın yüzde ancak yirmisine bir nevi görünüşte saadet verip seksenini rahatsızlığa, sefâlete atmıştır.
Kur'ân medeniyeti ise;
1-Kuvvete değil hakka dayanır. Hakka dayanmanın neticesi ittifaktır.
2-Hedefi menfaatçilik değil, faziletli olmak ve Allah’ın rızasını kazanmaktır. Bunun neticesi dayanışmadır.
3-Hayat prensibi rekabet yerine yardımlaşmadır. Bunun neticesi birbirinin imdadına koşmaktır. 4-Toplumu bir arada tutmak için ırkçılığı değil, din, vatan ve sınıf bağlarını kullanır. Dinin gereği ise kardeşlik ve yakınlıktır.
5-Gayesi nefsin tatmini değil, aksine dizginleyerek ruhu geliştirip yüceltmektir. Bunun neticesi ise iki dünyada da mutlu olmaktır.
İşte Avrupa medeniyeti geçmiş semavi dinlerden hususan Kur'ânın irşadlarından aldığı bazı güzelliklerle beraber, Kur'âna karşı böyle hakikat noktasında mağlub düşmüştür.” (25. Söz)