Asr suresi neden mutluluk suresi olarak geçer? Bu surenin önemi ve fazileti nedir?
Bu sûre, insanı ebedî hüsrandan kurtarıp dünya ve ahiret mutluluğunu sağlayacak yolları göstermektedir. Ashâb-ı kirâmdan iki kişinin karşılaştıkları zaman biri diğerine Asr sûresini okumadan ve ardından selâm vermeden ayrılmadıkları rivayet edilir.[1] Bu noktadan çok faziletli bir suredir.
İmam Şâfiî Hazretleri bu sûre hakkında şöyle demiştir: “Şayet Kur’ân’da başka bir şey nâzil olmasaydı, şu pek kısa sûre bile insanlara yeterdi. Bu sûre Kur’ân’ın bütün ilimlerini kucaklıyor”[2]
Asr suresinin meali şöyledir:
“Asra yemin ederim ki, İnsan gerçekten ziyandadır. Ancak iman edip dünya ve âhiret için yararlı işler yapanlar, birbirlerine hakkı tavsiye edenler ve sabrı tavsiye edenler başkadır.”
“Zaman, kendisi zaman üstü olan Allah Teâlâ’nın yaratma, yönetme, yok etme, rızık verme, alçaltma, yüceltme gibi kendi varlığını ve sonsuz kudretini gösteren fiillerinin tecelli ettiği bir varlık şartı olması yanında, insan bakımından da hayatını içinde geçirdiği ve her türlü eylemlerini gerçekleştirebildiği bir imkân ve fırsatlar alanıdır. Yüce Allah böyle kıymetli bir gerçeklik ve imkân üzerine yemin ederek zamanın önemine dikkat çekmiş; onu iyi değerlendirmeyen insanın sonunun, 2. âyetteki deyimiyle “hüsran” (ziyan) olacağını hatırlatmıştır. Burada “ziyan”la âhiret azabı kastedilmiştir. Çünkü zamanı ve ömrü boşa geçirmiş insan için en büyük ziyan odur.
Sûrede bu ziyandan ancak şu dört özelliğe sahip olanların kurtulacağı (yani dünya ve ahirette mutlu ve huzurlu olacağı) ifade edilmiştir:
a) Samimi bir şekilde iman;
b) Dünya ve âhiret için yararlı işler yapmak (salih amel), yani din, akıl ve vicdanın emrettiklerini yerine getirmek, yasakladıklarından kaçınmak;
c) Hakkı tavsiye etmek;
d) Sabrı tavsiye etmek.”[3]
İnsanın dünyada ve ahirette gerçek manada mutlu ve huzurlu olabilmesinin şartı; iman edip salih amel işlemesine, hakkı ve sabrı tavsiye edip tatbik etmesine bağlıdır.
Merhum Mehmet Âkif Ersoy da Asr sûresinin faziletini kendine özgü dili ile şöyle anlatır:
“Hâlikin nâ-mütenâhî adı var en başı Hak
Ne büyük şey kul için hakkı tutup kaldırmak
Hani ashâb-ı kirâm ayrılalım derlerken
Mutlaka sûre-i ve’l-Asr’ı okurmuş bu neden?
Çünkü meknûn (saklı) o büyük sûrede esrâr-ı felâh (mutluluk sırları)
Başta îmân-ı hakîkî geliyor sonra salâh
Sonra hak sonra sebât: İşte kuzum insanlık
Dördü birleşti mi yoktur sana hüsrân artık”[4]
[1] Beyhakî, Şu‘abü’l-îmân, XI, 348.
[2] bk. İbn Kesîr, VIII, 499; Muhammed Eroğlu, “Asr Sûresi”, DİA, III, 502.
[3] Kur'an Yolu Tefsiri Cilt: 5 Sayfa:682-684.
[4] Safahât, İstanbul 1944, s. 419.