Allah bizi ve herşeyi yaratmış. Allah'ın yaratılmadığını biliyorum, ama bu nasıl oluyor?
Öncelikle böyle imana dair vesveselerin psikolojik boyutu üzerinde bir açıklama yapma gereği duyuyoruz. Şöyle ki:
Bu suale dikkat edilirse, sorunun hiçbir mantığa dayanmadığı görülür. Sadece Şeytan’ın verdiği bir vesveseden başka bir şey değildir. Çünkü, “Neden bizler gibi bir yaratıcısı olacakmış?” diye soracağımız karşı bir soruya verilecek hiçbir cevabı yoktur.
İnsana düşen böyle mantıksız kuruntulara aldırış etmemektir. Eğer aklına gelen her kuruntuya cevab arar ve bilgisizliği sebebiyle cevab veremezse, durduk yerde şüphelere düşebilir. Böyle bir insanın hali, fazla kuruntulu kimselerin hali gibidir. Mesela böyle kimseler, evden çıkarken ocağı kapattığını bildiği halde, “ya kapatmadıysam” diye kuruntu yapar ve geri dönüp bir daha bakarlar. Böyle şeylerle hayatlarını lüzumsuz sıkıntılara sokarlar. Hâlbuki çare nedir? Doğru bilgiye dayanıp, kuruntulara aldırış etmemektir.
Üstad Bediüzzaman Hazretleri böyle vehimli hastalıkların çaresini şöyle anlatır:
“Amma vehmî hastalık kısmı ise; onun en müessir (etkili) ilâcı, ehemmiyet vermemektir. Ehemmiyet verdikçe o büyür, şişer. Ehemmiyet vermezse küçülür, dağılır. Nasıl ki arılara iliştikçe, insanın başına üşüşürler, aldırmazsan dağılır.
Hem karanlıkta gözüne sallanan bir ipten gelen bir hayale ehemmiyet verdikçe büyür. Hattâ bazan onu divane gibi kaçırır; ehemmiyet vermezse, âdi bir ipin yılan olmadığını görür, başındaki telaşına güler. Bu vehmî hastalık çok devam etse, hakikata inkılab eder (gerçek bir hastalık olur). Vehham (fazla kuruntulu) ve asabî insanlarda fena bir hastalıktır. Habbeyi kubbe yapar (küçücük şeyleri çok büyütür); kuvve-i maneviyesi (moral kuvveti) kırılır.” (Hastalar Risalesi, 20. Deva)
Bu izahlardan sonra, bu suale iki açıdan cevap verilir.
1- Allahu Teâlâ yaratandır, yarattığı mahluklara benzemez, onlarla bir tutulamaz. Yaratanla yaratılan aynı kefeye konamaz. İhlâs Suresinde geçtiği gibi, “Hiçbir şey O’nun dengi değildir”. Öyleyse, “Her şeyin bir yaratıcısı var, Allah’ın da bir yaratıcısı olması lazım” düşüncesi, Allah’ı mahlûklara benzetmekten kaynaklanan bir mantık hatasıdır.
2- Farz-ı muhal olarak, hâşâ onun bir yaratıcısı olsa, bu sakat mantığa göre, o yaratıcının da bir yaratıcısı olması gerekecek, ondan öncekine de lazım, daha öncekine de lazım... Bu şekilde geçmişe doğru sonsuza uzanan bir yaratıcılar zinciri bulunması gerekecek. Böyle sonsuza doğru uzaması ise aklen imkânsızdır. İslam âlimleri buna “Teselsülün (zincirleme sonsuza gitmenin) imkânsızlığı” derler. Öyleyse bu fikir yanlıştır. Allah’dan önce başka bir yaratıcı yoktur.
Cevabı biraz daha somutlaştırmak için şöyle bir misal de verilebilir:
"Herşeyi aydınlatan güneşin aydınlatılmaya ihtiyacı var mı? Yok. Aynen bunu gibi, herşeyi yaratan Allah'ın da yaratılmaya ihtiyacı yoktur..."
Netice olarak, başta İslam, bütün semavi dinlerin bildirdiği gibi Allah ezelidir, bir başlangıcı ve yaratıcısı yoktur. Vacibül vücuddur, yani O’nun varlığı, yaratılmışların varlığından farklıdır. Onlara benzemez. Mahlûklar için gerekli olan şeyler Allah için gerekmez.