Allah kâinatı dünyayı, insanı yaratmadan önce ne yapıyordu? Bu tür sorular aklımıza geliyor. Nasıl düşünmeliyiz? İzah eder misiniz?
Allah kâinatı yaratmadan önce ne yapıyordu? Sorusu zaman ve mekân meselesinin anlaşılmamasından dolayı sorulan bir sorudur. Zaman ve mekân meselesinin anlaşılması bu tip soruların da anlaşılmasına vesile olur.
Zaman, maddenin yaratılmasıyla başlamıştır. Madde gibi zaman da yaratılmış olan bir şeydir. Zaman kavramı yaratılmışlar için vardır. Allah için zaman ve mekân diye bir şey yoktur. Zaman haricine çıkan biri için dün, bugün, yarın, az önce, az sonra, birazdan gibi kavramlar kullanılamaz. Bu gibi ifadeler zamana tabi olan bizim gibi yaratılmış varlıklar için geçerlidir. Allah için geçmiş, gelecek diye bir şey yoktur. Her şey andır.
Bu konuyu bir örnekle anlatalım:
"Elimizde bir ayna bulunsa, sağ tarafındaki mesafeyi geçmiş, sol tarafındaki mesafeyi gelecek farz edelim. Bir ayna buraya tutacak olsak, ayna yalnız mukabilini yani tam karşısına gelen yeri görür. O mesafenin çoğunu göremez. Ayna ne kadar aşağıdaysa o kadar az görür. Diğer tarafları göremez. Fakat o ayna yukarıya kaldırıldıkça gördüğü alan genişler. Gitgide her iki taraftaki bütün mesafeyi bir anda görür. Az önce ayna aşağıdayken geçmiş ve gelecek olarak adlandırılan yerler, ayna kaldırıldıkça an olarak anılmaya başlar. Belli bir noktadan sonra, o mesafenin hepsi o ayna için an olur. Geçmiş ve gelecek diye bir şey kalmaz.”[1]
Aynıen bunun gibi Rabbimizin ilmi de ezeli olduğu için, geçmiş ve gelecek, olmuş ve olacak olan ne varsa hepsini bir anda görür. Hepsi onun ilminde vardır. Her şey onun için andır. Eşyanın varlığı Rabbimizin ezeli ilminde -ilmi vücudu itibariyle- her zaman mevcuttur. Öncelik ve sonralık sana bana göredir. Yani yaratılmış, zamanına tabi olanlara göredir.
Konuyu şöyle bir örnekle de anlayabiliriz: Kasetlerde veya cd'lerde veya flash disklerde bir ses dosyası veya film yüklü olur. Bunu teybe veya bilgisayara taktığımızda çalan veya görünen kısmı bize göre andır. Çaldığımız kaset veya cd'nin çalınan kısmı geçmiş, çalınmayan kısmı gelecek olur. Fakat kaset ve CD'ye göre geçmiş ve gelecek diye bir şey söylenemez. Hepsi o kaset ve cd için andır.
Rabbimiz için de kâinatı yaratmadan önce ne yapıyordu? Diye bir soru sorulamaz. Çünkü onun ilminde eşyanın -vücudu ilmisi- her an vardır. Rabbimiz kendi isim ve sıfat dairesini her an müşahede eder, kendini layık bir övgü ile över. Onun için sevgili Peygamberimiz şöyle dua ederdi.
-Allah'ım, azabından affına, gazabından rızana sığınırım, Senden yine Sana iltica ederim. Sana gereği gibi hamd etmekten âcizim. Sen kendini sena ettiğin gibi yücesin.-[2]
Fakat şunu da unutmamalıdır ki; biz yaratılmış olan varlıklar elbette yaratıcıya ait hususiyetleri hakkıyla anlayamayız. Anlamamız da zaten mümkün değildir. Bunun için Sevgili Peygamberimiz (sav) bir hadisi şeriflerinde "Allah'ın nimetleri hakkında tefekkür edin ama zatı hakkında tefekkür etmeyin"[3] buyurmuştur.
Rabbimiz bir hadis-i kutside cenneti tarif ederken "Salih kullarım için gözlerin görmediği, kulakların işitmediği ve insanın hayal edemediği nimetler hazırladım."[4] buyurmuştur. İnsanoğlu Allah'ın yarattığı cenneti bile düşünmekten acizse her şeyin yaratıcısı olan Rabbini anlamaktan ne kadar aciz kalacağı ortadadır.
[1] Tılsımlar Mecmuası, 26. Söz, shf. 84.
[2] -et-Tergib ve't- Terhib, 2:.119, 120.
[3] Gazali, İhya, 4/423-24.
[4] Buhari Betül halk 8; Müslim, Cennet, 2.824, Tirmizi, tefsir, 3195.