Soru

Duaların Kabulünün Nasıl Olacağını Düşünmek

Dua ederken tam bir ihlas ve teslimiyetle dua edileceğini biliyorum. Ama Allah benim duamı nasıl kabul edecek? Ne şekilde kabul edecek, ben ne hissedeceğim ve ilk tepkim ne olacak? Gibi düşüncelerden kendimi alamıyorum. Bu düşünceler zararlı mıdır? İhlâsıma ve teslimiyetime zarar verir mi? 

Tarih: 27.04.2025 23:34:04

Cevap

Düşüncelerin Kaynağı Nedir?

Siz Allah'ın kudretine inanıyorsunuz: "Allah her şeye kadirdir, imkansızı mümkün kılandır" diyorsunuz. İmanın özü zaten var (Elhamdülillah). Yine de akla gelen sorular var: Nasıl olacak? Nereden gelecek? Ne zaman gelecek? Geldiğinde ne hissedeceğim? Böyle sorular kuşku değil, insan fıtratında olan anlamaya çalışmak halidir. Yani siz Allah'a güveniyorsunuz, olayın hikmetini, tarzını merak ediyorsunuz. Bu imanla çelişen bir durum değildir. Bunlar imanın zayıflığı değil, aklın olayları kavrama ihtiyacıdır.

İhlasınız ve Teslimiyetiniz Geçerli mi?

Evet. Çünkü, Allah’ın kudretinden şüphe etmiyorsunuz. Dualarınızda tam bağlılık gösteriyorsunuz. Samimiyetle "ihlasımı artır" diye dua ediyorsunuz (bu ihlasın bir göstergesidir). İmam Nevevî (ra) şöyle der: "İhlas, ameli sadece Allah için yapmaktır. Kalpte kararsızlık anlık gelip geçse de kulun asıl yönelimi Allah'a ise ihlas bozulmaz." Kalbe düşüncelerin gelip gitmesi normaldir. Asıl mesele, kalbin en derininde Allah’a bağlı olmaktır. Siz de "Allah’ım ihlasımı artır, samimiyetimi artır" diye dua ediyorsunuz.

Mesela Hz. Zekeriyya (as), yaşlı olmasına rağmen Allah’tan bir evlat istedi. Sonra "Ya Rabbi, bana bir işaret ver" dedi.[1] Burada Allah’a güveni tamdı, fakat nasıl olacağını da merak etti.  Demek ki merak etmek, hikmetini sormak, imanı bozmaz, ihlası bozmaz.

Bu Düşüncelerden Nasıl Kurtulurum?

Aslında tamamen kurtulmaya gerek yoktur. Akıl ve kalp birlikte çalışır. Önemli olan bu soruların önünü almak değil, doğru yönlendirmektir. Düşünce gelince şöyle diyebilirsiniz: "Ben nasılını bilmesem de Rabbim bilir. O hikmet sahibidir. Ben vazifemi yaparım, O’nun vazifesine karışmam" Dua sonrası "tevekkül" gelir. Yani, işini Allah’a bırakmaktır. Yine de aklınıza geldiğinde; "Hasbiyallahu la ilahe illa Hu, aleyhi tevekkeltü ve Huve Rabbü'l-Arşil-Azîm."[2] Diyebilirsiniz. Bu dua Kur'an'dandır.[3]

İhlassız değilsiniz, aksine samimisiniz. Teslimiyetiniz var, sadece aklınız detayı merak ediyor. Bu düşünceler imanınızı bozmaz, önemli olan kalbin bağlılığıdır. Allah bize sadece "inanın" demedi, aynı zamanda "düşünün", "akledin", "tefekkür edin" dedi.[4]

Hz. İbrahim (as) Örneği: İmanın ve Merakın Buluşması

Kur'an-ı Kerîm’de şöyle buyruluyor: "Hani İbrahim: 'Rabbim! Ölüleri nasıl dirilttiğini bana gösterir misin?' demişti. Allah ona: 'İnanmadın mı?' dedi. İbrahim: 'İnandım! Fakat kalbim tatmin olsun diye istiyorum.' dedi. Allah buyurdu: 'O hâlde dört kuş al, onları kendine alıştır, sonra her bir parçasını bir dağa bırak, sonra onları çağır, sana koşarak geleceklerdir. Bil ki Allah mutlak güç sahibidir, hikmet sahibidir.”[5]

Hz. İbrahim imanı tam olan peygamberdir. Allah’ın kudretinden zerre kadar şüphesi yoktur. Fakat kalbinin daha da tatmin olması için hadisenin nasıl gerçekleşeceğini görmek istemiştir. Allah onu azarlamamıştır. Onun bu isteğini hikmetli bir şekilde karşılamıştır. İşte sizin yaşadığınız duygu da buna benziyor. Allah'ın kudretine kesin inancınız var. Fakat hadiselerim nasıl olacağını kavrama ve anlama isteği var.

Son olarak; bir işin nasıl olacağı hususu, Yüce Rabbimizin kudret ve hikmetine bakar. Biz o cihetle çok meşgul olmayalım. Tüm kâinatı yoktan yaratan ve anbean tazelendiren Rabbimiz için her şeyin nasılı çok kolaydır. 


[1] Âl-i İmrân 3/38-41, Meryem 19/2-10

[2] Meali: Allah bana yeter. O'ndan başka ilah yoktur. Ben Ona tevekkül ettim.

[3] Tevbe 9/129

[4] Âl-i İmrân 3/191, Zâriyât 51/20-21

[5] Bakara Suresi 2/260


Yorum Yap

Yorumlar