Secde suresi 5. ayet'e göre dünyanın bir günü 1000 yıla bedel, Mearic suresi 4'e göre 50.000 yıla bedel. Bu iki ayet-i kerimeyi nasıl anlamalıyız?
Ayetin meali şöyle:
“Gökten yere kadar, olan bütün işleri Allah düzenler. Sonra, işler sizin hesabınıza göre bin yıl kadar tutan bir gün içinde O'na yükselir.” Secde, 5.
benzer bir ayette şudur “Rabbinin katında bir gün, sizin saydıklarınızdan bin yıl gibidir.” Hac, 47
Dikkat edilirse ayette “dünyanın bir günü 1000 yıldır” denilmiyor. “Allah katında bir gün, sizin günlerinize nisbetle 1000 yıldır” deniliyor.
Diğer ayette şöyledir: “Melekler ve Cebrail o derecelere, miktarı elli bin yıl olan bir günde yükselirler.” Mearic, 4.
Bilindiği gibi dünyanın kendi etrafında dönmesi bir gündür. Güneş ise kendi etrafında yaklaşık 30 günde döner. Öyleyse güneşin bir günü bizim 30 günümüze eşit demektir. Bazı dev yıldızlar var ki kendi etraflarında bizim bir yılımıza eşit bir zamanda dönerler. Öyleyse onun bir günü bizim bir yılımıza eşittir. Dolayısıyla gün tabiri izafidir ve değişebilir.
Üstad Bediüzzaman Şi'ra namında bir yıldızın kendi etrafında bin yılda döndüğünü, Şemsi’ş-Şumus, denilen başka bir güneşin ise, mihveri üstündeki ellibin yılda döndüğünü söylüyor.
Kuran semavat ve arz memleketinin sultanıdır. Allah kelamında yarattığı yıldızların büyüklüğünü, yapılan icraatların büyüklüğünü ve memleketinin büyüklüğünü ihsas etmek için kainattaki değişik zaman birimleriyle beşere hitap etmesi mümkündür.
Üstad Bediüzzaman Kurandaki farklı gün kavramlarını şöyle açıklıyor:
Malumdur ki; küre-i arzın mihveri üstünde hareketiyle gece ve gündüzler ve medar-ı senevisi üstündeki hareketiyle seneler hasıl oluyor. Güneşle beraber her bir seyyarenin belkide sevabetin ve şemsüşşumusun dahi her birinin mihveri üstünde eyyam-ı mahsusalarını gösteren bir hareketi ve medarı üzerinde deveranı dahi bir nev'i seneleri gösteriyor.
Ve Hâlık-ı arz ve semavatın hitabat-ı ezeliyesinde o eyyam ve seneleri dahi irae ettiğine bir delil şudurki: Furkan-ı Hakîmde ثُمَّ يَعْرُجُ اِلَيْهِ ف۪ى يَوْمٍ كَانَ مِقْدَارُهُٓ اَلْفَ سَنَةٍ مِمَّاتَعُدُّونْ تَعْرُجُ الْمَلٰٓئِكَةُ وَارُّوحُ اِلَيْه۪ ف۪ى يَوْمٍ كَانَ] [مِقْدَارُهُ خَمْس۪ينَ اَلْفَ سَنَة âyetleri isbat ediyorlar.
Evet kış günlerinde şimal taraflarında gurub ve tulu' mabeyninde dört saatlik günden ve bu iklimde kışda sekiz dokuz saatlikden ibaret olan eyyamlardan tut ta güneşin mihveri üstünde bir aya yakın mahsus gününden tut hatta kozmoğrafyanın rivâyetine göre [رب الشعرى](Şi’ranın Rabbi) ta'biriyle Kur'ânda namı ilan edilen ve şemsimizden büyük Şi'ra namında diğer bir şemsin belki bin seneden ibaret olan gününden tut ta Şemsi’ş-Şumus'un mihveri üstündeki ellibin seneden ibaret bir tek yevmine kadar eyyam-ı rabbaniye var.
İşte semavat ve arzın Rabbi o Şemsüşşumus'un ve Şi'ranın Hâlıkı hitap ettiği vakit, o semavat ve arzın ecramına ve âlemlerine bakan kudsi kelamında o eyyamları zikreder. Ve etmesi gâyet yerindedir.