Soru

24.söz 3. dal

24. Söz'ün 3. dalında, Resul-ü Ekrem (asm)'ın hadislerinde geçen ve o devir insanlarınca bilinen bazı kıssa ve hikâyelerin irşad maksadıyla kullanıldığı ve o kıssalarda bulunan kusurların o zamanki insanların anlayışından kaynaklandığı izah ediliyor. Buna dair bir iki misal verebilir misiniz?

Tarih: 29.04.2009 00:00:00
Okunma: 7897

Cevap


Bu nükteden çıkarılması gereken ders şudur: Eğer bir hadiste kullanılmış olan bir temsil veya hikâyeciğin bir kısmında akla yatmayan, ya da pek hoşumuza gitmeyen ifade kusurları olduğuna dair zihne bir fikir gelecek olursa, hemen Peygamber Efendimiz (sav)'in üslubu hakkında şüpheye düşmemek gerekir. Çünkü Peygamberimiz (sav), insanların akıllarının kavrayabileceği tarzda konuşurdu.

Her toplumda galat-ı meşhur denilen üslub hataları vardır. Fakat galat-ı meşhurda, cümlenin hatasına bakılmaz, asıl maksadına bakılır. O yüzden 'bir galat-ı meşhur bin lügatten evladır' denilmiştir.

İşte bu hikmete binaen Peygamberimiz (sav) de, böyle galat-ı meşhur nevinden bazı deyim ve kıssaları insanları irşad için kullanmıştır. Böyle ifadelerdeki kusur, hadise değil, o zamanın kullanımına aittir.

Misal vermeye gelince, buna hakkıyla misal verebilmek için içinde kıssa bulunan hadisleri bu pencereden iyice taramak gerekir.

Biz bu manaya yaklaşık olduğunu umduğumuz bir hadisi aşağıya alıyoruz.

Ebu Musa el-Eş'arî (r.a.)’ın rivayetine göre Rasulullah (s.a.s.) şöyle buyurmuştur:

"Benim ile Allah'ın beni peygamber gönderdiği şeyin meseli (temsil ve durumu), şu kimsenin meseli gibidir:

O, bir kavme geldi de:

Ben, şurada gözlerimle bir ordu gördüm. Ben, çıplak bir uyarıcıyım. Hemen kurtulmaya, hemen kaçmaya bakın!, dedi.

Bu haber üzerine kavmimden bir taife, ona itaat edip sözünü tutarak, bütün gece vakar ve haysiyetleriyle kaçıp kurtuldular.

Kavimden bir taife de, onu yalanladılar. Bunun üzerine sabahleyin ansızın ordu onları basıp hepsini öldürdü.”

Bu hadisteki ‘ben çıplak uyarıcıyım’ ifadesi ilk anda “neden böyle garib bir tabir kullanmış acaba?” düşüncesi veriyor. Fakat tefsirine bakıldığında şu bilgilerle karşılaşılıyor. O dönemde Arabların şöyle bir âdeti vardı: Çok yakın bir düşman saldırısı tehlikesi olduğunu haber vermek için, haberci kimse soyunarak koşmaya başlardı ve bu kişilere “Nezîru’l-uryan”, yani “çıplak uyarıcı” denirdi. Bugünün tabiriyle bunu kırmızı alarma benzetebiliriz.

İşte sevgili peygamberimiz (sav), cehennem tehlikesinin nasıl yakın ve dehşetli bir tehdid olduğunu bu temsil vasıtasıyla muhatablarına, onların çok iyi anlayacağı bir üslubla ders vermiştir. Çıplak uyarıcı ifadesinde, belki bir kusur varsa, bu kusur hadisin maksadına ait değildir. O zamanın örf ve âdetine aittir.


Etiketler

Alâkalı Sorular

Yorum Yap

Yorumlar