Resul ü Ekrem (asm)'ın hadislerinde kullanılmış olan bir temsil veya hikâyeciğin bir kısmında akla yatmayan, ya da pek hoşumuza gitmeyen ifade kusurları olduğuna dair zihne bir fikir gelecek olursa, hemen Peygamber Efendimiz (sav)'in üslubu hakkında şüpheye düşmemek gerekir. Çünkü Peygamberimiz (sav), insanların akıllarının kavrayabileceği tarzda konuşurdu. Ebette toplumun aşina olduğu hayatın içinde kullanılagelen örnek ve temsillere yer vermek, onların seviyesine inebilmek, etkili iletişim için çok önemlidir, bir kusur sayılmaz.
Her toplumda galat-ı meşhur denilen üslub hataları vardır. Fakat galat-ı meşhurda, cümlenin hatasına bakılmaz, asıl maksadına bakılır. O yüzden ''Galat ı meşhur kelam-ı fasihten evladır'' veya ''Bir galat-ı meşhur bin lügatten evladır'' denilmiştir.
İşte bu hikmete binaen Peygamberimiz (sav) de, böyle galat-ı meşhur nevinden bazı deyim ve kıssaları insanları irşad için kullanmıştır. Böyle ifadelerdeki kusur, hadise değil, o zamanın kullanımına aittir.
Bu konuyla ilgili örnek vermeye gelince, buna hakkıyla misal verebilmek için içinde kıssa bulunan hadisleri bu pencereden iyice tarayarak şu hadisi örnek verebiliriz. Ebu Musa el-Eş'arî (r.a.)’ın rivayetine göre Rasulullah (s.a.s.) şöyle buyurmuştur:
Benim ile Allah'ın beni peygamber gönderdiği şeyin meseli (temsil ve durumu), şu kimsenin meseli gibidir: O, bir kavme geldi de: Ben, şurada gözlerimle bir ordu gördüm. Ben, çıplak bir uyarıcıyım. Hemen kurtulmaya, hemen kaçmaya bakın!, dedi. Bu haber üzerine kavmimden bir taife, ona itaat edip sözünü tutarak, bütün gece vakar ve haysiyetleriyle kaçıp kurtuldular. Kavimden bir taife de, onu yalanladılar. Bunun üzerine sabahleyin ansızın ordu onları basıp hepsini öldürdü. 1
Bu hadisteki ‘ben çıplak uyarıcıyım’ ifadesi ile, ilk anda “neden böyle garip bir tabir kullanmış acaba?” diye bir fikir gelebiliyor. Çıplak olan uyarıcı ifadesi abes gelebilir. Fakat hadisin tefsirine bakıldığında şu bilgilerle karşılaşıyoruz: O dönemde Arapların şöyle bir âdeti vardı: Çok yakın bir düşman saldırısı tehlikesi olduğunu haber vermek için, haberci kimse soyunarak koşmaya başlardı ve bu kişilere “Nezîru’l-uryan”, yani “çıplak uyarıcı” denirdi. Bu günün tabiriyle bunu kırmızı alarma benzetebiliriz.
İşte Sevgili Peygamberimiz (sav), cehennem tehlikesinin nasıl yakın ve dehşetli bir tehdid olduğunu bu temsil vasıtasıyla muhataplarına, onların çok iyi anlayacağı bir üslupla ders vermiştir. Çıplak uyarıcı ifadesinde, belki bir kusur varsa da bu kusur hadisin maksadına ait değildir. O zamanın örf ve âdetine aittir.
Buhari, İtisam,2 /7283

