RİSALE-İ NUR

22.07.2025

13

Hak Yolda Olanların Ayrılıklarının ve Ehl-i Dünyanın Birlikteliğinin Hikmeti

20. Lema’da geçen şu cümleyi izah eder misiniz?

“Belki ehl-i hakîkat, hakîkatten gelen ulüvv-ü cenâblığı ve ulüvv-ü himmeti ve tarîk-i hakta memduh olan müsâbakayı tam muhâfaza edemediklerinden ve nâ-ehillerin girmesi yüzünden bir derece sû’-i isti‘mâl ettiklerinden; rekābetkârâne ihtilâfa düşüp hem kendilerine, hem cemâat-i İslâmiyeye ehemmiyetli zarar olmuştur.”

* *

*** ***

26.07.2025 tarihinde sordu.

Cevap

Bediüzzaman Hazretleri, ehl-i dünya ve ehl-i gafletin birleşip ittifak ettikleri halde hak ehli olan ehl-i imanın neden ittifak etmedikleri sorusuna cevap verirken bunun yedi sebepten kaynaklandığını belirtmiştir. Yukarıdaki ifadeler ise yedinci sebep içinde zikredilmektedir. Üstad Hazretlerine göre hak ehlinin ittifak etmemesi, ihtilaf ve rekabet içinde olması, çoğu rekabetin kaynağı olan kıskançlıktan veya dünya hırsından ileri gelmemektedir. Ehl-i dünyanın ittifakı da zannedildiği gibi mertlik, asalet ve yüce ahlaklı olmaktan kaynaklanmamaktadır. Bilakis Ehl-i Hakk'ın ihtilaf etmesi, onların yüksek ahlak, himmet ve övülmüş olan rekabeti tam koruyamamalarından ileri gelmektedir. Övülmüş olan rekabet Hadîd Suresinin 21. âyetinde şu şekilde ifade edilmiştir:

Rabbinizden bir mağfirete ve genişliği, gökle yerin genişliği gibi olup, Allah'a ve O'nun peygamberlerine îmân edenler için hazırlanmış bulunan bir Cennete doğru yarışın! Bu, Allah'ın lütfudur! Onu (hikmetine binâen, kendi lütfundan) dilediğine verir. Çünki Allah, pek büyük ihsan sâhibidir.

Buna benzer şekilde Vâkıa Suresinde geçen üç grup insanın birincisi "hayırda öne geçenler"dir.1 İman ehl-i olanlar, "hayırlı işlerde koşturur. Onlar bu hizmetlerde önde gidenlerdir."2 
Bu âyetlerdeki rekabet, başka birini geçip ona üstünlük kurmak değil, bilakis hayrı daha çok yapma gayreti şeklindedir. Bu rekabette ehl-i iman olanlar, hayrı çok yaptığı gibi mümin kardeşlerini buna ona ortak etmeye çalışmaktadır. Zira "Mü'min erkekler ve mü'min kadınlar, birbirlerinin dost ve yardımcısıdırlar."3 Bir Hadis-i Kudsi'de "birbirlerini Allah için seven, birbirine Allah için dost olan, ziyaret eden ve yardım edenlere Allah'ın muhabbetinin farz olduğu" belirtilmiştir.4 Buna binaen Müminlerin bir vasfının, hayırda beraberce koşmak olduğunu söylemek mümkündür. Dolayısıyla müminler arasındaki övülmüş olan rekabet, aslında zannedildiği gibi bir öne geçme ve sadece belirli kişilerin kazandığı bir yarış değildir. Bilakis bu yarışta olan herkes kazanmaktadır.

İşte ehl-i hak, hakikatten gelen yüksek ruh, cömertlik, iyilikseverlik, yüksek himmet ve övülmüş bu rekabeti koruyamadığı ve ehil olmayan kimselerin araya girmesi ve dünyevi rekabete benzer bir rekabeti ortaya koymalarından dolayı ittifak edememekte ve ihtilafa girmektedir. Halbuki yüksek ruh sahibi, cömert ve himmet sahibi olan mü'minler, Allah için yapılan iş ve hizmetlerde başka kişilerin bu hizmetlere destek vermesinden asla rahatsız olmaz, bilakis memnun olurlar.

Bediüzzaman Hazretlerine göre ehl-i hak, bu düsturları koruyamadığı ve bazen kötüye kullandığı için menfi olan rekabete girip ihtilaf etmiştir. Bu nedenle hem kendileri hem de Müslümanlar bu durumdan zarar görmüşlerdir.

  1. Vâkıa Suresi 10.

  2. Mü'minûn Suresi 61.

  3. Tevbe Suresi 71.

  4. Ahmed b. Hanbel, Müsned, 1460.


Paylaş

Facebook'ta paylaş

Whatsapp'da paylaş

Yorumlar (0)

Yorumunuz

Yorum yapabilmek için giriş yapmalısınız