“Yedinci Kelime: وَ يُمٖيتُ Yani, mevti veren odur. Yani, hayat vazifesinden terhis eder, fâni dünyadan yerini tebdil eder, külfet-i hizmetten âzad eder. Yani, hayat-ı fâniyeden, seni hayat-ı bâkiyeye alır.
Yedinci Kelime: Mevt, ölüm demektir. Ölümü veren ise Allah’tır. Ölüm, hayat görevinden bir terhistir. Fani dünyadan başka bir yere naklettirmektir. Hizmet yükünden kurtarmaktır. Geçici hayattan, seni sonsuz, ebedi hayata taşımaktır.
İşte şu kelime, şöylece fâni cin ve inse bağırır, der ki: Sizlere müjde! Mevt idam değil, hiçlik değil, fena değil, inkıraz değil, sönmek değil, firak-ı ebedî değil, adem değil, tesadüf değil, fâilsiz bir in’idam değil. Belki bir Fâil-i Hakîm-i Rahîm tarafından bir terhistir, bir tebdil-i mekândır. Saadet-i ebediye tarafına, vatan-ı aslîlerine bir sevkiyâttır. Yüzde doksan dokuz ahbâbın mecmaı olan âlem-i berzaha bir visâl kapısıdır.1
İşte bu kelime yani "وَ يُمٖيتُ" kelimesi insana ve cine “müjde” verir ve der; Ölüm, yok olmak, hiçlik, sönmek, ebedî ayrılık değildir. Gayesiz bir rastlantı da değildir. Ölüm, anlamsız ve faili olmayan bir iş değildir. Bilakis ölüm; sonsuz hikmet ve rahmet sahibi Rabbimiz tarafından yapılmış bir terhistir. Bir âlemden başka bir âleme, bir mekandan başka bir mekana geçiştir. İnsan dostlarının çoğu (geçmiş nesilleri, anne-baba, akraba, sevdiklerimiz) diğer tarafta beklemektedir. Ölüm, onlarla buluşmaya açılan bir kapıdır.
Said Nursi, Asay-ı Musa, Hayrat Neşriyat, Isparta 2015, s. 204

