Lemaat Risalesi'nde geçen ilgili cümleyi devamıyla birlikte izah eder misiniz?
“İsraf sefâhetin, sefâhet sefâletin kapısıdır”
Ey müsrifli kardeşim! Tegaddî noktasında bir iken iki lokma; bir lokma bir kuruşa, bir lokma on kuruşa. Hem ağıza girmeden, hem boğazdan geçtikten müsâvî bir olurlar. Yalnız ağızda, o da kaç saniyede, bî-hûşe verir nûşe. Zevkî bir fark bulunur. Dâim onu aldatır.
Bediüzzaman Hazretleri tegaddî yani vücudu besleme, gıda olma noktasında iki kuruşluk bir lokma ile on kuruşluk lokmanın eşit olduğunu ifade etmektedir. Nitekim bu lokmalar hem ağıza girmeden hem boğazdan geçtikten sonra eşit olurlar. Ancak iki lokmanın yalnız ağızda birbirinden farklı bıraktıkları lezzet vardır, o da birkaç saniyede biter, yalnız geçici bir zevk farkı bulunur. İşte bu geçici zevk dâima insanı aldatır.
O kuvve-i zâika bedene, hem mideye kapıcı müfettişe. Onun te’sîri menfî, müsbet değil. Vazîfe yalnız kapıcıyı taltîf ve memnun etmek, nûş verirsin o bî-hûşe. Aslî vazîfesinde onu müşevveş etmek, tek bir kuruş yerine on bir kuruşu vermek, olur şeytânî pîşe.
O kuvve-i zâika denilen insanın tat alma duyusu bedene, hem mideye kapıcı veya bir müfettişidir. Onun etkisi, müsbet değil menfidir. Eğer insan zevk almak ile yalnız kapıcıyı taltif ve memnun etmek istese, tat alma duyusunu aslî vazifesinden çıkarır, onu karıştırır düzenini bozar. Daha sonra tek bir kuruş yerine on bir kuruşu vermek zorunda kalınır. Böylece insan israf denilen şeytanî bir huya sahip olur.
İsrafın en sefîhi, tebzîrin en sakîmi, bir tarzdır bir çeşidi. Heves etme bu işe.”[1]
Vücuda olan fayda açısından hiçbir farkı olmayan bir kuruşluk ve on kuruşluk iki lokmadan on kuruşluk lokmayı tercih emek israftır. Yalnız birkaç saniyelik ağızdaki geçici lezzet için on kat fazla ücret vermek israftır. Bu ise israfın en akılsızca/sefîh, uluorta saçmanın/tebzîrin en bozuk/sakîm bir çeşididir. Aklın varsa heves etme bu işe.
[1] Bediüzzaman Said Nursi, Sözler, Hayrât Neşriyat, Isparta 2015, s. 347