Giriş Yap
Üye Ol
Anasayfa
Soru Cevap
Makaleler
Kur'ân-ı Kerîm
Meâl
Cevşen
رساله نور
Risâle-i Nur
Istılahlar
Hakkımızda
İrtibat
Anasayfa
Soru Cevap
Makaleler
Kur'ân-ı Kerîm
Meâl
Cevşen
رساله نور
Risâle-i Nur
Istılahlar
Hakkımızda
İrtibat
Anasayfa
Soru Kategori
1
2
3
4
5
...
8
Risale-i Nur / Risale-i Nur Hizmeti
kategorisindeki sorular
"Acaba hiç mümkün müdür ki, sultânü’l-evliyâ makamını ihrâz etmiş ve hamiyet-i İslâmiye ile zamanındaki padişahları titretmiş ve kuvve-i kudsiyesiyle mâzî ve müstakbeli hazır gibi izn-i İlâhî ile görmüş ve memâtında dahi hayatındaki gibi dâimî tasarrufu bulunduğu tasdîk edilmiş olan bir kahramân-ı velâyet, bu asrımıza ve bu asır içindeki kemâl-i acz ve zaaf ile Kur’ân’ın hizmetinde çalışan ve insafsız düşmanların hücumuna ma‘rûz ve teselli ve te’mîne muhtaç bîçâre Kur’ân’ın hâdimlerine ve talebelerine lâkayd kalabilir mi? Hiç mümkün müdür ki, bizimle münâsebetdâr olmasın? Sekiz, dokuz, belki on beş kuvvetli delilden kat‘-ı nazar, ednâ bir işaret kelâmında bulunsa, bize baktığına delâlet eder. Hafî bir işaret etse, kâfîdir. Çünki makam iktizâ ediyor. Mutâbık-ı muktezâ-yı hâldir ve münâsebet kavîdir."
Sekizinci Lema’da geçen şu cümleleri izah eder misiniz?
"Hazret-i Gavs, o derece yüksek bir mertebeye mâlik ve o derece hârika bir kerâmete mazhardır ki, kâfirlerin bir kısmı demişler: “Biz İslâmiyet’i kabûl edemiyoruz. Fakat Abdülkādir-i Geylânî’yi de inkâr edemiyoruz.” Hem evliyâyı inkâr eden Vahhâbînin müfrit kısmı dahi Hazret-i Şeyh’i inkâr edemiyorlar. Evliyâ, onun derece-i celâletine yetişmediği, bütün ehl-i tarîkatçe teslîm edilmiştir. İşte böyle güneş gibi bir mu‘cize-i Muhammediye Aleyhissalâtü Vesselâm ve yüksek ve sönmez bir bârika-i İslâmiyet olan bir zât-ı nûrânînin gayb-âşinâ nazarıyla asrımızı görüp, böyle bir kerâmet izhârıyla teselli verip teşcî‘ etmesi, şânındandır."
Sekizinci Lema’da geçen şu cümleleri izah eder misiniz?
"İşte o beş satır, sırf bir kerâmet ve intâk-ı bilhak ve bir ikrâm-ı İlâhî ve verâset-i nebeviye i‘tibâriyle zuhûr ettiğinden, mu‘cizevârî, kudret-i beşer fevkinde bir şekil almış. Sun‘î bir sûrette irâde-i şeyh ile olmuş değildir; çünki intâkdır. Rûh-u kudsîsi hissetmiş, görmüş. O hâle irâde ve ihtiyâr yetişemiyor. Akıl ise ruhun harekâtını ihâta edemez. İnsan, ne kadar aklın dekāik-i tasavvurâtının tercümesinden âciz ise, ihtiyâr dahi ruhun dekāik-i harekâtının derkinde o derece âcizdir."
Sekizinci Lema’da geçen şu cümleleri izah eder misiniz?
"Üçüncü Nokta: Kerâmet, mu‘cize gibi Cenâb-ı Hakk’ın fiilidir, hediyesidir, ihsânıdır, ikrâmıdır. Beşerin fiili değildir. O kerâmete mazhar olan zât ise, bazen biliyor, bazen bilmiyor. Fakat vukūundan sonra bilir. Kerâmete mazhariyetini kablelvukū‘ bilen ve ikrâm-ı İlâhîye ihtiyârıyla tevfîk-i hareket eden kısım, eğer enâniyetten bütün bütün tecerrüd etmiş ise ve Hazret-i Gavs (ks) gibi kudsiyet kesb etmiş ise, Cenâb-ı Hakk’ın izniyle o kerâmetin her tarafını bilerek kendisi sâhib çıkar, bilir ve bildirir. Fakat bununla beraber, madem o kerâmet ikrâmdır; bütün tafsîlâtıya kerâmet sâhibine de meşhûd olması lâzım değildir. Bu sırra binâen, Hazret-i Şeyh i‘lâm-ı Rabbânî ile ve izn-i İlâhî ile bu asrı görmüş ve hizmet-i Kur’âniyenin etrafında bizleri müşâhede etmiş. Bizlere nazar-ı şefkatle bakmış."
Sekizinci Lema’da geçen şu cümleleri izah eder misiniz?
"Risale-i Nur'un şahs-ı mânevîsi ve o şahs-ı mânevîyi temsil eden has şakirtlerinin şahs-ı mânevîsi 'Ferid' makamına mazhar oldukları için, değil hususî bir memleketin kutbu, -belki ekseriyet-i mutlaka ile- Hicaz'da bulunan kutb-u âzamın tasarrufundan hariç olduğunu ve onun hükmü altına girmeye mecbur değil. Her zamanda bulunan iki imam gibi, onu tanımaya mecbur olmuyor."
Kastamonu Lahikası 254. Sayfada geçen bu cümleleri ve devamındaki kısmı izah eder misiniz?
"Öyle de, Gavs-ı Geylânî’nin (ks) o hârika kasîdesinin tazammun ettiği ezvâk-ı fevkalâdesi, Hazret-i Şeyh sırr-ı azîm-i Ehl-i Beytin irsiyetiyle Âl-i Beyt’in şahs-ı ma‘nevîsinin makamı noktasında; ve Zât-ı Ahmediye Aleyhissalâtü Vesselâm’ın verâsetiyle hakîkat-i Muhammediyesinde kendini gördüğü gibi; fenâ-yı mutlak ile Cenâb-ı Hakk’ın tecellî-i zâtîsine mazhariyet noktasında kasîdesinde o sözleri söylemiş. Onun gibi olmayan ve o makama yetişmeyen, onu söyleyemez, söylese mes’ûldür. Hazret-i Şeyh, verâset-i mutlaka noktasında Resûl-ü Ekrem Aleyhissalâtü Vesselâm’ın kadem-i mübârekini omzunda gördüğü için, kendi kademini evliyânın omzuna o sırdan bırakıyor. Kasîdesinde zâhir görünen, temeddüh ve iftihâr değildir, belki tahdîs-i ni‘met ve âlî bir şükürdür. Yalnız bu kadar var ki, mahviyet makamı olan niyâzdan, mahbûbiyet makamı olan nâzdârlık makamına çıkmış. Yani tarîk-i acz ve fakrdan, meşreb-i aşk ve istiğrâka girmiş. Kendine olan niam-ı azîme-i İlâhiyeyi yâd edip bihakkın müftehirâne şükretmiştir."
Sekizinci Lema’daki 2. Nokta'nın şu cümlelerini izah eder misiniz?
"İkinci Nokta: Ehl-i tarîkat ve hakîkatçe müttefekun aleyh bir esas vardır ki, tarîk-i hakda sülûk eden bir insan, nefs-i emmâresinin enâniyetini ve serkeşliğini kırmak için lâzım gelir ki, nazarını nefsinden kaldırıp şeyhine hasr-ı nazar ede ede, tâ fenâfişşeyh hükmüne gelir. “Ben” dediği vakit, şeyhinin hissiyâtıyla konuşur ve hâkezâ… Tâ fenâfirresûl, fenâfillâha kadar gider. Meselâ, nasıl ki gayet fedâkâr ve sâdık bir hizmetkâr ve bir yâver, efendisinin hissiyâtıyla konuşur. Güya kendisi kendisinin efendisidir ve padişahıdır gibi konuşur. “Ben böyle istiyorum” der. Yani “Benim seyyidim, üstâdım, sultanım böyle istiyor.” Çünki kendini unutmuş, yalnız onu düşünür, “Böyle emrediyor” der."
Sekizinci Lema’da geçen şu cümleleri izah eder misiniz?
"Şu Kerâmet-i Gavsiye münâsebetiyle üç nokta beyân edilecek. Birinci Nokta: Hazret-i Gavs’ın kasîdesinin başında bu beş satırdan evvel, pek acîb ve pek garib ve çok belîğ ve nâzdârâne ve tahdîs-i ni‘met sûretinde bir da‘vâ-yı iftihârkârâneyi ifade eden iki sahîfelik kasîdesindeki hârika da‘vâsına delil olarak bir kerâmet-i bâhireyi ve âdetâ mu‘cizeye yakın bir hârikayı göstermek lâzım geliyor. İşte, akılları hayrette bırakan o mertebeye lâyık olduğunu gösterir bir kerâmet izhâr ediyor ki, sekiz yüz senelik bir mesâfede Cenâb-ı Hakk’ın izniyle ve i‘lâmıyla, zamanımızı tafsîlâtıya görür tarzında, bizim gibi âciz ve zaîf talebelerine ders verip teşvîk ediyor. İşte Hazret-i Şeyh’in da‘vâsına bu ihbâr-ı gaybîsi en bâhir burhân olduğu gibi, Risâle-i Nûr’un eczâlarının hakkāniyet ve ulviyetine bir huccet-i kātıa hükmündedir. Evet Hazret-i Şeyh, bu kasîdesiyle Sözler’in hakkāniyetini imza ediyor."
Sekizinci Lema’da geçen şu cümleleri izah eder misiniz?
Neden Risale-i Nur Yazılıyor? Kur'ân Yazmak Daha Faziletli Değil mi?
Yazı yazarken neden Risale-i Nur yazıyoruz? Kur'an'ı yazsak olmaz mı? Daha eftal olmaz mı?
"Ama فَقُلْهُ وَلَا تَخَفْ fıkrasında şâyân-ı hayret bir tevâfuk var ki, bu fıkranın ilm-i cifir kaidesiyle makam-ı ebcedîsi bin üç yüz otuz iki eder. Şu halde يَا مُنْشِدًا نَظْم۪ي فَقُلْهُ وَلَا تَخَفْ meâl-i gaybîsi, “Yâ Risâle-i Nûr ve Sözler sâhibi! Bana bak, gāfil davranma! Bin üç yüz otuz ikide (m. 1914) mücâhedeye başla. Sözleri korkma, yaz, söyle!” Filhakîka Said hürriyetten sonra az bir zaman mücâhedesine tevakkuf etmiş ise de, bin üç yüz otuz ikide (m. 1914) İşârâtü’l-İ‘câz’ı te’lîf ile beraber Eski Said’den sıyrılmayı niyet edip, yeni Said sûretinde bütün kuvvetiyle mücâhede-i ma‘neviyeye başlamış. İki üç sene sonra da Dâru’l-Hikmeti’l-İslâmiye’de bulunarak bir-iki sene Hazret-i Gavs-ı Geylânî’nin şu vasiyetini ve emrini imtisâl ederek envâr-ı Kur’âniyeyi neşretmiş. Lillâhilhamd, şimdiye kadar da devam ediyor. Bu şâyân-ı hayret fıkrada, cây-ı dikkat şu nokta var ki, Hazret-i Gavs, doğrudan doğruya altıncı asırdan bu asrımıza bakıyor. O altıncı asrın âhirlerinde Hülâgū felâketi gibi fecî‘, dehşetli meşhur fitnenin çok elîm ve çok fecî‘ ve kuburdaki emvâtı ağlattıracak derecede dehşetli bir nevi‘, bu on dördüncü asırda bulunuyor. Bu iki asır birbirine tevâfuk ediyor ki, Hazret-i Şeyh, o asırdan bu asra bakıyor."
Sekizinci Lema’da geçen şu cümleleri izah eder misiniz?
1
2
3
4
5
...
8
En Çok Okunanlar
Dini Bilgiler
Soru Sor
Makaleler
Konularına Göre Sorular
Ahirzaman ve Kıyamet Alametleri
Ahlak
Aile
Allah
Diğer Peygamberler
Diğer Semavî Kitaplar
Dünyadaki İmtihan
Dünya Hayatı
Fıkıh
Hz. Muhammed (S.A.V.)
İbadet
İman
İnsanın Mahiyeti
Kader ve Cüz'î İrade
Kur'ân-ı Kerîm
Melekler ve Ruhaniler
Mezhebler
Muhtelif
Ölüm-Kıyamet-Ahiret
Risale-i Nur
Sahabe ve Âli Beyt
Semavi Dinler
Sosyal Meseleler
Tasavvufî Meseleler
Yaratılış Sırları