Arama sonuçları: 278 sonuç bulundu.

"Kur’ân’ın her bir kelâmı, üç kaziyeyi müştemildir. Birincisi, “Bu Allah’ın kelâmıdır.” İkincisi, “Allah’ca murad olan ma‘nâ haktır.” Üçüncüsü, “Ma‘nâ-yı murâd budur.” Eğer Kur’ân’ın o kelâmı başka bir ma‘nâya ihtimâli olmayan muhkemâttan olursa veya Kur’ân’ın başka bir yerinde beyân edilmiş ise, birinci ve ikinci kaziyeleri aynen kabul etmek lâzımdır. Ve inkârları da küfürdür. Şâyet Kur’ân’ın o k...
Sözler eserinde s. 88'de geçen "Belki i‘dâmdan ve hapisten gayet zâhir olarak Kur’ân affettiğinden, o da sarf-ı nazar edip ve mevcûdâtı kendileri hesabına hizmetten azlederek Fâtır-ı Zülcelâl hesabına istihdâm edip..." ifadesindeki "Kur'ân'ın affettiği" tabirini nasıl anlamalıyız?
"Hem insan hodgâmlık ve zâhirperestliğiyle beraber, her şeyi kendine bakan yüzüyle muhâkeme ettiğinden, pek çok mahz-ı edebî olan şeyleri hilâf-ı edeb zanneder. Meselâ âlet-i tenâsül-ü insan, insan naza­rında bahsi hacâlet-âverdir. Fakat şu perde-i hacâlet, insana bakan yüzdedir. Yoksa hilkate, san‘ata ve gāyât-ı fıtrata bakan yüzler öyle perdelerdir ki, hikmet nazarıyla bakılsa, ayn-ı edebdir. Ha...
Lahikalarda Hikmetül İstiaze risalesinin birinci ve ikinci kısımlarından söz ediliyor. Ama Lemalarda böyle bir taksim görmedik. Bu risalenin ikinci kısmı ayrı bir risale mi acaba? (Sabri'nin fıkrasıdır) Üstad-ı Ekremim! Hikmetü'l-İstiâze'nin İkinci Kısmı öyle kıymetdâr bir hazine-i cevâhir ve maraz-ı vesvesenin iksîr bir ilâcıdır ki, âlem-i fânîden âlem-i bekàya göçünceye kadar, nefis ve şeytanın...
11. Lemada dördüncü nüktenin zahirde sünneti seniyye ile irtibatı görülmüyor. Dördüncü nüktenin sünneti seniyye bahsinde yer almasının hikmetini izah edebilir misiniz?
İktisad Risalesi'nde geçen "hem ma‘nevî dilencilik zilletinden kurtaracak bir sebeb-i izzet, hem ni‘met içindeki lezzeti hissetmeye ve zâhiren lezzetsiz görünen ni‘metlerdeki lezzeti tatmaya kuvvetli bir sebepdir." cümlesinde hususen manevi dilencilikten kasıt nedir? İzah eder misiniz?
18. Söz'deki, nefsin alemdeki tabiate benzemesi ve ikisinin de zahiri çirkinliklere perde olarak yaratılmış olduğu hükmünden ne anlamak lazım?
"hem siz birer perde yaradılmışsınız. Ta güzelligi görülmeyen zahiri çirkinlikler size isnad edilip Zat-ı Mukaddes-i İlahiye'nin tenzihine vesile olasınız." (Sözler, 18. Söz)  burada nefis nasıl perde oluyor?
Hanımlar Rehberi'nde geçen "Eğer o amir, zahiri ve batıni bir padişah-ı ruhani olsa..." cümlesiyle anlatılmak isteneni izah eder misiniz?
"1-Senin vücudun kainatla, hususen rızık münasebetiyle, hususen beka-yı nev' itibarıyla alakadardır. Ve alış verişi vardır. 2-Senin vücudunda çalışan zerreler, o münasebeti bozmamak ve o alakadarlığı kırmamak için dikkat ediyorlar. Ve öylece ihtiyatla ayaklarını atıyorlar. Güya bütün kainata bakıyorlar. Senin münasebetini kainatda görüp, öylece vaziyet alıyorlar. 3-Sen zahiri ve batıni duyguları...