Arama sonuçları: 442 sonuç bulundu.

Tabiat Risalesi’nin üçüncü muhalinde geçen, ''Sultan-ı Ezeli’nin hikmetinden gelen nizamat-ı kainatın MANEVİ KANUNLARINI birer MADDİ MADDE tasavvur ederek ve saltanat-rububiyetin KAVANİN-İ İTİBARİYESİNİ ve o Mabud Ezeli’nin şeriat-ı fıtriyye-i kübrasının MANEVİ ve yalnız VÜCUD-U İLMİSİ bulunan ahkamlarını ve düsturlarını birer MEVCUD-U HARİCİ ve maddi bir madde tahayyül ederek o İLM ve KELAMD...
Bazı boya türlerinin abdeste engel olduğunu, bazılarının olmadığını biliyorum. Sorum şu: Çorap, gibi eşyalar bazen vücuda boyasını bulaştırıyor. Bu boya mürekkep gibi gözüküyor. Deriye bulaşan kısmı su ile temizlenebiliyor, belki azıcık iz kalıyor. Bazen tırnak aralarında kalıyor, ne kadar temizlemeye gayret etsek de küçük küçük izler kalıyor. Bunlar abdeste mani midir? Bu şekilde kılınan namazın ...
1. Vücud-u ilmi ve vücud-u harici tabirlerini ilk olarak üstad mı kullanıyor; yoksa daha önceki alimler de bu kavramları zikr etmiş mi? 2. Müstakbele daha kudret taalluk etmemiştir diyebilir miyiz? 3. Miraçda Peygamber efendimize cennetin ve cehennemin hadiseleri vücud-u ilmi şeklinde mi; yoksa kudretin taalluk etmiş olduğu vücud-u harici ile mi gösterildi? 4. Allah, zamandan münezzeh olduğu iç...
"Hakāik-i İslâmiyeye zıddiyet gösterip mübâreze eden küfrün mâhiyeti bir inkârdır, bir cehildir, bir nefiydir. Sûreten isbat ve vücûdî görülse de, ma‘nâsı ademdir, nefiydir." Burada geçen sureten isbat ve vücudi ifadelerini izah eder misiniz? Yani küfür görünüşte isbattır manası mı taşıyor?
Evet eğer abd hâlık-ı ef'ali bulunsaydı ve icada iktidarı olsaydı, o vakit ihtiyarı ref' olurdu. Çünki ilm-i usûl ve hikmette مَا لَمْ يَجِبْ لَمْ يُوجَدْ kaidesince mukarrerdir ki: "Bir şey vâcib olmazsa, vücuda gelmez." Yani, illet-i tâmme bulunacak; sonra vücuda gelebilir. İllet-i tâmme ise; ma'lulü, bizzarure ve bilvücub iktiza ediyor. O vakit ihtiyar kalmaz. Bu pasajı detaylıca açıklar mısın...
Lahikalarda Hikmetül İstiaze risalesinin birinci ve ikinci kısımlarından söz ediliyor. Ama Lemalarda böyle bir taksim görmedik. Bu risalenin ikinci kısmı ayrı bir risale mi acaba? (Sabri'nin fıkrasıdır) Üstad-ı Ekremim! Hikmetü'l-İstiâze'nin İkinci Kısmı öyle kıymetdâr bir hazine-i cevâhir ve maraz-ı vesvesenin iksîr bir ilâcıdır ki, âlem-i fânîden âlem-i bekàya göçünceye kadar, nefis ve şeytanın...
Masiva olarak adlandırdığımız Allah'tan gayrısı olanlar için mahluk yani yaratılan kavramı kullanmak doğru olur mu? Diğer bir açıdan var olan yani mevcud olan her şey aynı zamanda mahluk mudur? Mesela irade noktasında kesbimizin veya tasarrufumuzun olduğunu söylüyoruz fakat vücud-u haricisinin olmadığına itikad ediyoruz. Yahut vücud-u ilmi gibi farklı vucüd nevleri oması gibi?
24.Sözün 5.Dalının 1.Meyvesinde geçen, "Muhabbet, şu kâinatın bir sebeb-i vücududur. Hem şu kâinatın rabıtasıdır. Hem şu kâinatın nurudur, hem hayatıdır." cümlelerinin izahını yapabilirmisiniz.
"Muhabbet, şu kâinatın bir sebeb-i vücududur.” cümlesini izah eder misiniz? 
"Mümkinat mahiyetlerinin mutlak kemali, mutlak vücuddur. Hususî kemali, istidadlarını kuvveden fiile çıkaran ona mahsus bir vücuddur." (29. Söz) cümlesini izah eder misiniz?