Arama sonuçları: 253 sonuç bulundu.

Su-i zan hastalığından nasıl kurtulabiliriz? İnsanlar kırılmasın diye yüzüne söyleyemediklerimi içimden söylüyorum bu zan mıdır, günahmıdır?
Birisi hakkında aklımıza kötü düşünceler gelse, bir müddet veya hemen sonra o düşünceleri iyiye çevirmeye çalışsak veya aklımızdan defetmeye çalışsak, yine de düşündüğümüz veya hissettiğimiz için suizan yapmış olur muyuz?
"Amelin en iyi suretini taharriden neş'et eden bir vesvesedir ki, takva zannıyla teşeddüd ettikçe hal ona şiddetlenir. Hattâ bir dereceye varır ki, o adam amelin daha evlâsını ararken, harama düşer. Bazan bir sünnetin araması, bir vâcibi terkettiriyor. " Bazen bir sünnetin aranması bir vacibi terk ettirir. Burda geçen kısma yani sünnet-i yapayım derken vacibi terk etmeye 4, 5 örnek verir misiniz?...
Bir zaman sinnen, cismen, rütbeten büyük bir adam bana dedi: "Namaz iyidir. Fakat her gün her gün beşer defa kılmak çoktur. Bitmediğinden usanç veriyor." O zâtın o sözünden hayli zaman geçtikten sonra, nefsimi dinledim. İşittim ki, aynı sözleri söylüyor ve ona baktım gördüm ki; tenbellik kulağıyla şeytandan aynı dersi alıyor. O vakit anladım: O zât o sözü, bütün nüfus-u emmarenin namına söylemiş g...
Hücumatı Sittede birinci desise olan hubbu cah kısmında üstad 'hakiki olmayan bazı biçare dostlarımı o suretle çekdiler manen onları tehlikeye attılar. Haşiye o biçareler kalbimiz üstad ile beraberdir fikriyle kendilerini tehlikesiz zan ettiler....' diye giden kısımdaki hadise hakkında detay verebilir misiniz? Bunlar üstadın etrafındaki talebelerden mi oluşuyormuş, şahıslar belli midir, bu olay ne...
En'am suresi 116 da Rabbimiz "Eğer yeryüzünde bulunan (insan)ların çoğuna uyarsan, seni Allah'ın yolundan saptırırlar. (Onlar) ancak zanna tâbi' olurlar ve onlar sâdece yalan söylerler." buyurmaktadır. Bu ayetteki "insanların çoğunluğu" cümlesini nasıl anlamak lazım. Halbuki hadiste " ümmetim dalalet üzere ittifak etmez" vs. gibi hadis-i şeriflerle bunu nasıl tevfik edeceğiz.
"Hem insan hodgâmlık ve zâhirperestliğiyle beraber, her şeyi kendine bakan yüzüyle muhâkeme ettiğinden, pek çok mahz-ı edebî olan şeyleri hilâf-ı edeb zanneder. Meselâ âlet-i tenâsül-ü insan, insan naza­rında bahsi hacâlet-âverdir. Fakat şu perde-i hacâlet, insana bakan yüzdedir. Yoksa hilkate, san‘ata ve gāyât-ı fıtrata bakan yüzler öyle perdelerdir ki, hikmet nazarıyla bakılsa, ayn-ı edebdir. Ha...
14.Sözün Hatimesinde geçen "İkinci adam ise, yüzde doksan dokuz dostları buradan gitmişler. Bir kısmı mahvolmuşlar. Bir kısmı ne görür, ne de görünür yerlere sokulmuşlar. Perişan olup gitmişler zanneder. Şu bîçâre adam ise, bütün onlara bedel, yalnız bir misafire ünsiyet edip teselli bulmak ister. Onunla o elîm âlâm-ı firâkı kapamak ister." Biraz izah edebilir misiniz?
"Tefekkür, gafleti izale eder. Dikkat, teemmül; evham zulümatını dağıtıyor. Lâkin nefsinde, bâtınında, hususî ahvalinde tefekkür ettiğin zaman derinden derine tafsilat ile tedkikat yap. Fakat âfâkî, haricî, umumî ahvalâta teemmül ettiğin vakit sathî, icmalî düşün, tafsilata geçme. Çünki icmalde, fezlekede olan kıymet ve güzellik, tafsilatında yoktur. Hem de âfâkî tefekkür, dipsiz denize benziyor, ...
Risale-i Nur’da agnostizim konusuna değinilmiş midir? Bediüzzaman Said Nursi hazretleri bu fikrin batıl ve muhal olduğunu ispat etmiş midir? Bu fikre sahip bir insana ne tarz deliller sunmamız gerekiyor?