Giriş Yap
Üye Ol
Anasayfa
Soru Cevap
Makaleler
Kur'ân-ı Kerîm
Meâl
Cevşen
رساله نور
Risâle-i Nur
Istılahlar
Hakkımızda
İrtibat
Anasayfa
Soru Cevap
Makaleler
Kur'ân-ı Kerîm
Meâl
Cevşen
رساله نور
Risâle-i Nur
Istılahlar
Hakkımızda
İrtibat
Herhangi Birisi
Mutlaka Olmalı
Aynen Girildiği Gibi
Bu Kelimeler Hariç
Gelişmiş Arama Yap
1
2
3
4
5
...
41
Arama sonuçları: 403 sonuç bulundu.
3.
Said
Soru
Bediüzzaman
Said
Nursi Hz.nin, hayatında, Eski
Said
ve Yeni
Said
diye tabir ettiği iki dönemden başka bir dönemi var mıdır?
"
Said
kendi söylüyor: Hazret-i Şeyh-i Geylânî,(ks) hizmet-i Kur’âniyeye nazar-ı dikkati celb etmek ve o hizmet-i Kur’âniye âhirzamanda dağ gibi büyük bir hâdise olduğuna işaret etmek için, -şu hizmette isti‘dâd ve liyâkatimin pek fevkinde bulunması ve fedâkâr çalışkan kardeşlerimle çalıştığımıza, fazîlet noktasından değil de, belki sebkatiyet noktasından- kerâmetkârâne ismimi bir derece göstermesi, beni epey zaman¬dan beri düşündürüyordu. “Acaba bunun izhârında ma‘nevî bir zarar bana terettüb eder mi? Bir gurur, bir hodfurûşluk getirir mi?” diye sekiz on senedir üzerinde tevakkuf ettim."
Soru
Sekizinci Lema’da geçen şu cümleleri izah eder misiniz?
Said
Nursî - Şeyh
Said
Soru
Şeyh
Said
ile
Said
Nursî aynı kişiler midir?
Said
Nursi'nin kadınlara bakmaması
Soru
Said
Nursi'nin yaşamı boyunca kadınlara bakmamasının nedeni nedir?
"Ama فَقُلْهُ وَلَا تَخَفْ fıkrasında şâyân-ı hayret bir tevâfuk var ki, bu fıkranın ilm-i cifir kaidesiyle makam-ı ebcedîsi bin üç yüz otuz iki eder. Şu halde يَا مُنْشِدًا نَظْم۪ي فَقُلْهُ وَلَا تَخَفْ meâl-i gaybîsi, “Yâ Risâle-i Nûr ve Sözler sâhibi! Bana bak, gāfil davranma! Bin üç yüz otuz ikide (m. 1914) mücâhedeye başla. Sözleri korkma, yaz, söyle!” Filhakîka
Said
hürriyetten sonra az bir zaman mücâhedesine tevakkuf etmiş ise de, bin üç yüz otuz ikide (m. 1914) İşârâtü’l-İ‘câz’ı te’lîf ile beraber Eski
Said
’den sıyrılmayı niyet edip, yeni
Said
sûretinde bütün kuvvetiyle mücâhede-i ma‘neviyeye başlamış. İki üç sene sonra da Dâru’l-Hikmeti’l-İslâmiye’de bulunarak bir-iki sene Hazret-i Gavs-ı Geylânî’nin şu vasiyetini ve emrini imtisâl ederek envâr-ı Kur’âniyeyi neşretmiş. Lillâhilhamd, şimdiye kadar da devam ediyor. Bu şâyân-ı hayret fıkrada, cây-ı dikkat şu nokta var ki, Hazret-i Gavs, doğrudan doğruya altıncı asırdan bu asrımıza bakıyor. O altıncı asrın âhirlerinde Hülâgū felâketi gibi fecî‘, dehşetli meşhur fitnenin çok elîm ve çok fecî‘ ve kuburdaki emvâtı ağlattıracak derecede dehşetli bir nevi‘, bu on dördüncü asırda bulunuyor. Bu iki asır birbirine tevâfuk ediyor ki, Hazret-i Şeyh, o asırdan bu asra bakıyor."
Soru
Sekizinci Lema’da geçen şu cümleleri izah eder misiniz?
Bediüzzaman
Said
Nursi Hazretleri İle İmam Rabbani Hazretlerinin Benzerlikleri
Soru
İmam Rabbani ile Bediuzzaman
Said
Nursi'nin arasındaki benzerlikler nelerdir? Maddeler halinde ifade eder misiniz?
Bediüzzaman
Said
Nursi Hazretlerinin Kısa Hayat Kronolojisi
Soru
Üstad Bediüzzaman Hazretlerinin hayatını kısa bir şekilde özetler misiniz?
"Bugünlerde izhârını bir ihtâr ile hissettim. Hem kalbime geldi ki: “Hazret-i Şeyh bana bir pâye vermiyor, belki
Said
isminde bir mürîdim hem bir hizmette bulunacak, hem fitne ve belâlardan izn-i İlâhî ile ve Şeyh’in duâsıyla ve himmetiyle mahfûz kalacak.” Hem uzak yerde taşlar görünmez, dağlar görünür. Demek sekiz yüz senelik bir mesâfede görünen, hizmet-i Kur’âniyenin şâhikasıdır. Yoksa
Said
gibi karıncalar değil...."
Soru
Sekizinci Lema’da geçen şu cümleleri ve devamındaki kısmı izah eder misiniz?
"Elhâsıl: Bu dört zât, bu fakir ile beraber hizmette sebkat edip, Hulûsî (rh) ihlâsıyla, Sabrî (rh) takdîriyle, Süleyman (rh) sadâkatiyle, Bekir (rh) hizmet ve gayretiyle hizmet-i Kur’âniyede bulundular. Hem mertebelerine îmâ sûretinde bu beyt ihbâr ediyor. Elbette denilebilir ki, Hazret-i Şeyh onları izn-i İlâhî ile
Said’in
etrafında görmüş, haber vermiş. Daha sâir arkadaşlara işaretler var. Şimdi izhâra me’zun olmadığımdan bana tam görünmüyor. لَا يَعْلَمُ الْغَيْبَ اِلَّا اللّٰهُ فَيَا مُنْشِدًا نَظْم۪ي fıkrasında dahi Hazret-i Şeyh’in muhâtabı, şübhesiz Bedîüzzaman Molla
Said’dir
."
Soru
Sekizinci Lema’da geçen şu cümleleri izah eder misiniz?
"Elhâsıl: Şu acîb kasîdesinin âhirindeki şu beş beyitte beş kelime, medâr-ı nazar-ı Şeyh ve mahall-i hitâb-ı Gavsîdir. Ve o beş kelime ise لِمُر۪يد۪ي ve مُر۪يد۪ي ve مُنْشِدًا ve قَادِريٌّ ve سَع۪يدًا lafızlarıdır.
Said’in
dahi iki lakabı olan نُورْس۪ي، اَلْكُرْد۪ي ve iki ismi olan مُنْلَا سَع۪يدْ، بَد۪يعُ الزَّمَانْ bu beş kelimede bulunur. Hazret-i Gavs’ın medâr-ı teveccüh ve hitâbı olan şu beş kelimesinde, âşikâr bir sûrette mezkûr iki isim ve iki lakab, ilm-i cifir kaidesinde makam-ı ebcedî ile görünmesi şübhe bırakmıyor ki, Hazret-i Şeyh, kasîdesinin âhirinde onunla konuşuyor ve ona teselli veriyor ve teşcî‘ ediyor. وَالْعَاقِبَةُ لِلْمُتَّق۪ينَ sırrıyla muvaffakiyetine te’mînât veriyor."
Soru
Sekizinci Lema’da geçen şu cümleleri izah eder misiniz?
1
2
3
4
5
...
41