Arama sonuçları: 650 sonuç bulundu.

"İ'lem Eyyühel-Aziz! Küre-i Arzı bir köy şekline sokan şu medeniyet-i sefihe ile gaflet perdesi pek kalınlaşmıştır. Ta'dili, büyük bir himmete muhtaçtır. Ve keza beşeriyet ruhundan dünyaya nâzır pek çok menfezler açmıştır. Bunların kapatılması ancak Allah'ın lütfuna mazhar olanlara müyesser olur. (Mesnevi-i Nuriye)" bu parağrafı izah edermisiniz?
Okul mezuniyet törenlerinde kep takmak caiz midir?
"Adalet-i İlahiye, İslâmiyet'e ihanet eden mimsiz medeniyete öyle bir azab-ı manevî vermiş ki, bedeviliğin ve vahşiliğin derecesinden çok aşağıya düşürtmüş. Avrupa'nın ve İngiliz'in yüz sene ezvak-ı medeniyesini ve terakki ve tasallut ve hâkimiyetin lezzetlerini hiçe indiren mütemadi korku ve dehşet ve telaş ve buhran yağdıran bombaları başlarına musallat etmiş. İşte böyle bir zamanda en lüzumlu, ...
Peygamberimizin(sav) mucizeleri nasıl Kuran'ın hak kelam olduğuna delildir ve bu delil aynı zamanda nasıl Kuran'ın mucizesi olabilir izah eder misiniz?
Vahdaniyet ile ehadiyet arasındaki fark nedir?
Risalelerdeki vahdaniyet, vahdet ve tevhit kavramlarını izah eder misiniz?
"Yakîniyet-i bürhaniye dahi, kazâyâ-yı makbûledeki zann-ı galibe inkılâp eder" Sikke-i Tasdikte geçen bu cümleyi açıklar mısınız?
"Tefekkür, gafleti izale eder. Dikkat, teemmül; evham zulümatını dağıtıyor. Lâkin nefsinde, bâtınında, hususî ahvalinde tefekkür ettiğin zaman derinden derine tafsilat ile tedkikat yap. Fakat âfâkî, haricî, umumî ahvalâta teemmül ettiğin vakit sathî, icmalî düşün, tafsilata geçme. Çünki icmalde, fezlekede olan kıymet ve güzellik, tafsilatında yoktur. Hem de âfâkî tefekkür, dipsiz denize benziyor, ...
24. Sözün 5. Dalının 2. Meyvesinde, "(Allah) manevi çok rızk ve nimetler isteyen insaniyeti sana verdiğinden, alem-i mülk ve melekut gibi geniş bir sofray-ı nimet, o mide-i insaniyetin önüne koymuş ve aklın eli yetişecek nisbette sana açmıştır" diyor. Alem-i mülk ve melekutun insaniyete ve insanın aklına nasıl nimet olduğunu açıklayabilir misiniz?
“Elbette o Zât-ı Vâcibü’l-Vücûd’un vücûb-u vücûduna ve kudsiyetine lâyık bir tarzda ve istiğnâ-yı zâtîsine ve gınâ-yı mutlakına muvâfık bir sûrette ve kemâl-i mutlakına ve tenezzüh-ü zâtîsinemünâsib bir şekilde hadsiz bir şefkat-i mukaddesesi ve nihâyetsiz bir muhabbet-i münezzehesi vardır. Elbette o şefkat-i mukaddeseden ve o muhabbet-i münezze­heden gelen hadsiz bir şevk-i mukaddes vardır. Ve o ...