Arama sonuçları: 523 sonuç bulundu.

İslam itikad esaslarının hepsine eksiksiz inanan, ancak ‘’Hristiyanlarında güzel amel işleyenleri cennete girecek’’ anlayışına sahip olan birisini düşünelim. Bu kişiye yumaşak bir üslüpla ‘’Allah'a oğul isnad etmeleri ve Peygamberimizi kabul etmemeleri gibi sebeblerden dolayı Allah’ın Hristiyanları ebedi olarak cehenneme atacağını, ehl-i sünnet anlayışının bu olduğunu’’ güzel bir dille söylememize...
"Erkân-ı imaniyenin hakaikini gözle görüp, melâikeyi, Cenneti, âhireti, hattâ Zât-ı Zülcelâli gözle müşahede etmek, kâinata ve beşere öyle bir hazine ve bir nur-u ezelî ve ebedî bir hediye getirmiştir..." (Sözler) Cenab-ı Hak cismani değildir, onu göz ile görmek ne demektir?
29. mektup, 9. kısım, 6. telvih, 3. nokta da üstadımızın tarikatle ilgili bazı teşhisleri var.....Diyor ki: "Bu dünya darül hizmettir..Darül mukafat değil...Madem hakikat budur uhreviyeye ait neticeleri dünyada istememek gerektir...Cunki cennetin meyveleri gibi, kopardıkça yerine gelmek sırrıyla baki hükmünde olan amel-i uhrevi meyvesini, bu dünyada fani bir surette yemek,kar-ı akıl değildir...Bak...
Asay-ı Musa Sekizinci Meseleden: ... "Birinci fâidesi: İnsan, sâir hayvanâta muhâlif olarak, hânesiyle alâkadâr olduğu misillü, dünya ile alâkadârdır. Ve akāribiyle münâsebetdâr olduğu gibi, nev‘-i beşer ile de ciddî ve fıtrî münâsebetdârdır. Ve dünyada muvakkat bekāsını arzuladığı gibi, bir dâr-ı ebedîde bekāsını, aşk derecesinde arzuluyor." dünyada muvakkat bekayı arzulamak ile kastedilen nedir...
"Hem, anlarsın ki, şu fânî masnuât fenâ için değil. Bir parça görünüp, mahvolmak için yaratılmamışlar. Belki, vücudda kısa bir zaman toplanıp, matlûb bir vaziyet alıp; tâ sûretleri alınsın, timsâlleri tutulsun, mânâları bilinsin, neticeleri zaptedilsin. Meselâ, ehl-i ebed için dâimî manzaralar nesc edilsin, hem âlem-i bekâda başka gâyelere medâr olsun." izah eder misiniz?
Birinci kısım olan ehl-i iman ve ehl-i takvânın en büyük menfaati, frenkmeşrebâne bir medeniyette midir? Yoksa hakaik-i imaniyenin nurlarıyla saadet-i ebediyeyi düşünüp, müştak ve âşık oldukları tarik-i hakta sülûk etmek ve hakikî teselli bulmakta mıdır? Senin gibi dalâlet-pîşe hamiyetfuruşların tuttuğu meslek, müttakî ehl-i imanın mânevî nurlarını söndürüyor ve hakikî tesellilerini bozuyor ve ölü...
Gençlik Rehberi'nde, "(Kabir) Âhireti tasdik eden, fakat sefahet ve dalâlette gidenlere, bir haps-i ebedî ve bütün dostlarından bir tecrid içinde bir haps-i münferid, yalnız başına bir hapis kapısıdır. Öyle gördüğü ve îtikad ettiği ve inandığı gibi hareket etmediği için öyle muamele görecek." diyor. Bu anlatılan durum kabir için mi geçerli, yoksa bütün ahiret için mi geçereli? Ahirette olsa, -Kalb...
"İşte şu üç misâl gibi, insanlar, insana verilen cihâzât-ı ma‘neviyeyi eğer nefsin ve dünyanın hesabıyla isti‘mâl etse ve dünyada ebedî kalacak gibi gāfilâne davransa, ahlâk-ı rezîleye ve isrâfât ve abesiyete medâr olur. Eğer hafiflerini dünya umûruna ve şiddetlilerini vezâif-i uhreviyeye ve ma‘neviyeye sarf etse; ahlâk-ı hamîdeye menşe’, hikmet ve hakîkate muvâfık olarak saadet-i dâreyne medâr ol...
Hüsn-ü hatime ne demektir? Ehemmiyeti nedir?  Bir kişinin ebedi hayatta saadete ermesi, ehli cennet olabilmesi için hüsn-ü hatimeyle mi ölmesi gerek? Kişinin ömrünü nasıl geçirdiği etkilemez mi? Hüsn-ü hatimeyle vefat etmeyen ebedi cehennemlik midir? Hüsn-ü hatimeyle vefat eden direk cennetlik midir? Yoksa ebedi cehennemlik değil anlamında mıdır? 
Üstad Bediüzzaman hayattayken Hüsrev üstad ile arasının açıldığı söyleniyor. Hüsrev üstad ki Üstad'ın Risalelerde çok övdüğü ve Risalelerde birçok mektubu geçen bir talebedir. Üstad izin verdiği halde Latin harflerine karşı çıkmış mı? Bunu tam olarak nasıl anlamamız gerek?