Risale-i Nur'da neden acz ve fakrdan söz edilince, Allah'ın özellikle Kadir ve Rahim ismleri kullanılıyor?
İnsan âciz ve fakir olduğu halde, âczi ve fakri nasıl ona şefaatçi olabilir?
Acz ve fakr neden makbûl bir şefaatcidir, besmele ile irtibatı nedir?
İnsandaki acz ve fakr tevhide delil olur mu? Olursa nasıl olur?
17. Söz'ün Zeyli'nin giriş kısmında geçen "Cenâb-ı Hakk’a vâsıl olacak tarîkler pek çoktur. Bütün hak tarîkler Kur’ân’dan alınmıştır. Fakat tarîkatlerin bazısı bazısından daha kısa, daha selâmetli, daha umumiyetli oluyor. O tarîkler içinde kāsır fehmimle Kur’ân’dan istifâde ettiğim acz ve fakr ve şefkat ve tefekkür tarîkîdir." cümlesini izah eder misiniz?
Bediüzzaman hazretlerinin Kur'an'dan istifade ederek belirlediğim dediği acz, fakr, şefkat ve tefekkür tariki ile hatveler arasında nasıl bir bağlantı var?
“Aczin ve fakrın hadsizdir, düşmanın, hâcâtın nihâyetsizdir” cümlesini îzâh ediniz.
İşte felsefenin şu esasat-ı fasidesinden ve netaic-i vahîmesindendir ki: İslâm hükemasından İbn-i Sina ve Farabî gibi dâhîler, şaşaa-i surîsine meftun olup, o mesleğe aldanıp, o mesleğe girdiklerinden; âdi bir mü'min derecesini ancak kazanabilmişler. Hattâ İmam-ı Gazalî gibi bir Hüccet-ül İslâm, onlara o dereceyi de vermemiş. (Sözler)
Evet İbn-i Sina'nın bazı sözlerini, kanunlarını bazı yerlerde...
Risale-i Nur'da, "Acz - Fakr- Şefkat - Tefekkür" diye bildiğimiz hatveleri okuyoruz.
İslamı yaşarken, ictimai münasebetlerimizde ve tebliğde buradan günlük hayatımıza uygulamamız gereken davranışlar neler olmalıdır?