Hafızlığını bitirmiş birisi hafızlığını nasıl koruyabilir?
"Amelinizde rıza-yı İlahî olmalı. Eğer o razı olsa, bütün dünya küsse ehemmiyeti yok. Eğer o kabul etse, bütün halk reddetse tesiri yok. O razı olduktan ve kabul ettikten sonra, isterse ve hikmeti iktiza ederse, sizler istemek talebinde olmadığınız halde, halklara da kabul ettirir, onları da razı eder. Onun için, bu hizmette doğrudan doğruya yalnız Cenab-ı Hakk'ın rızasını esas maksad yapmak gerek...
İstiharede gayet açık bir rüya görmüşsem bunun gerçekleşme süresi var mı ve gördüğümüz rüyaya ne kadar inanmalıyım?
Gözümüzü ve gönlümüzü tamamen eşimize vermenin yolu nedir? Sokağa çıktığımızda bu kadın fitnesinden kendimizi nasıl koruyacağız? Onlara baktığımızda aklımıza zinanın şehvetin gelmemesi için ne yapmalıyız?
"Kur'ân'ı kesinlikle biz indirdik, elbette onu yine biz koruyacağız."(Hicr, 15/9) Yine (Habibim ya Muhammed!)Şüphesiz biz sana kevseri verdik.(Kevser,108/1) gibi ayetlerde kullanılan "biz" kelimesinin hikmeti nedir? Neden biz diyor?
"Eğer denilse, 'Bu dünyadaki musibetler, çirkinlikler, şerler, o ihatalı rahmete münâfidir, bulandırıyor.' El-cevap: Risale-i Kader gibi Nurun risalelerinde bu dehşetli suale tam cevap verilmiş." Bu soruya dehşetli denmesinin hikmeti ne olabilir?
Mektubat 228-229. Sayfalarda geçen sarıklı genç rüyasını gören ve rüyadaki sarıklı genç kimdir? Rüya tam olarak nasıl?
"Risale-i Nur doğrudan doğruya Kur’an’ın bâhir bir bürhanı ve kuvvetli bir tefsiri ve parlak bir lem’a-i i’caz-ı manevîsi ve o bahrin bir reşhası ve o güneşin bir şuâı ve o maden-i ilm-i hakikatten mülhem ve feyzinden gelen bir tercüme-i maneviyesi"
Burada geçen yerleri kelime kelime izah eder misiniz?
Şükürdeki ruh halimiz nasıl olmalıdır? Yani rabbimiz bize bir nimet nasib ettigi zaman, o nimeti nasip ettigi için mi şükretmeliyiz; yoksa şükürdeki tek gayemiz ilahi rıza mıdır? Birde takıntılarımdan nasıl kurtulabilirim? Mesela size bir soru soruyorum. Soruya güzel bir cevap veriyorsunuz. Halen daha beynimde atamadığım 'acabalar' oluyor?
Risale-i Nur'da Emirdağ lahikası 43. mektubun son 3 satırında geçen "Zaten ben uveysî bir surette doğrudan doğruya hakikat dersimi Gavs-ı Azam ks. Ve Zeynel Abidin Ra. ve Hasan Ra. ve Hüseyin Ra. vasıtasıyla İmam Ali'den ra. almışım" cümlesinde geçen uveysî bir surette doğrudan doğruya ders almayı nasıl anlamalıyız?