İtikad dairesi ve Muamelat dairesinin hükümleri bazen birbirine karıştırılıyor. Bu iki daireye örnekler vererek açıklayabilir misiniz?
İyilik içinde muaccel (peşin) bir mükafat ve fenalık içinde muaccel bir ceza bulunması hakikatine örnekler verebilir misiniz?
Bundan elli sene önce ölen bir insan amellerine göre kabir hayatını yaşayacak. Bu durum haşre kadar devam edecek. Şimdi vefat eden bir insan da kabir hayatını haşre kadar yaşayacak. Daha önce ölen insanların kabirde yaşadıkları azap daha fazla olmaz mı? Bu durumun hikmeti nedir?
Kader ve kazada, atânın hükmü nedir? Levhi mahfuzda var olan bir şey atâ ile değişir mi? Mesela sadaka belayı def eder. Hadisinde sadakanın kaderde var olan bir belayı değiştirdiği söylenebilir mi? Eğer levhi mahfuzda bir değişme olduğunu söylersek, bu durum Cenabı Hakkın her şeyi bilmesi gerçeğiyle zıt düşmez mi?
Cenab-ı Allah herşeyi biliyor ezelden ebede kadar... Madem herşeyi biliyor neden cennete gidecek kulunu cennete, cehenneme gidecek kulunuda cehenneme göndermiyor.?
Bakara suresinde "...onları korkutsan da korkutmasan da birdir, iman etmezler. Allah onların kalplerine ve kulaklarına mühür vurmuştur. Gözlerinde ise perde bulunur.(Bakara, 2/6-7) buyruluyor. İman ve hidayet kapısının her daim açık olduğunu malumatıyla yukarıdaki ifadeleri nasıl anlamak gerekir.
Kafirler malum ki ebedi cehennemliktir. Ancak müslümanlara özellikle bu zamanda ahlak-ı seyyieden çok zararları dokunuyor. Ayrıca cezayı artırıcı olarak bu kötü ahlaklarından günah kazanırlar mı? Veya iyi huylu olanlarının azabları hafifletilir mi?
Kainat ve insan niçin yaratıldı. Allah neden bizleri yarattı, bunun hikmeti nedir ?
Asa-yı Musa mecmuası birinci Hüccet-i İmaniye 18. mertebesinde; " imkân hakîkatinden çıkıp kâinâtın bu büyük şehâdetinin bir kanadını teşkîl ederler. Kâinâtın şehâdetini her iki kanadı ve iki hakîkatiyle Risâle-i Nûr eczâları ve bilhassa Yirmi İkinci ve Otuz İkinci Sözler ve Yirminci ve Otuz Üçüncü Mektublar tamamıyla isbat ve îzâh ettiklerinden onlara havâle ederek, bu pek uzun kıssayı kısa kest...
"Bu kâinât, o kadar ma‘nîdâr ve muntazamdır ki, mücessem bir kitâb-ı Sübhânî ve cismânî bir Kur’ân-ı Rabbânî ve müzeyyen bir saray-ı Samedânî ve muntazam bir şehr-i Rahmânî suretinde görünüyor." Bu cümleyi açıklayabilir misiniz?