Meleklerin gücü var mıdır? Yani güneşi tutan meleğin gücü var mı; yoksa güneşi Allah tutuyor da o sadece tesbih ve tefekkür mü ediyor. Yoksa Allah o meleğe bir güç kuvvet verdi de melek mi tutuyor?
‘’Rica ederim, üçünüzün hakkında birbirinden ziyade gücenmeye ehemmiyet verdiğimden gücenmeyiniz. Çünkü, Hüsrev’le Feyzi’de benim gibi insanlardan tevahhuş ve sıkılmak var. Hem birbirine bir derece meşrepçe ayrıdırlar. Ve Sabri ise, akraba ve tarz-ı maişet cihetinde hayat-ı içtimaiye ile bir kaç vecihte alâkadar ve ihtiyata mecburdur’’ abiler arsındaki problem nedir ki üstad sık sık uyarı ihtiyacı...
Allah’ın Sübûtî sıfatlarındaki Tekvin Sıfatı, “Yaratmak, yok olanı yokluktan varlığa çıkarmak ve Yüce Allah yegâne yaratıcıdır. O, ezelî ilmiyle bilip dilediği her şeyi sonsuz güç ve kudretiyle yaratmıştır." Diye mana veriliyor. Tekvin sıfatı insanda nasıl zuhur ediyor? Çünkü insan doğuyor.
Cevşende çeşitli virdler var. Sureler, cevşen, salavatlar, sekine, tahmidiye, münacatlar vs.... Cevşendeki bu virdlerin tamamını her gün okumaya gücüm yetmiyor. Bu virdlerden acaba hangisini devamlı her gün okumam uygun olur. Daha doğrusu mecburen tercih yapmam gerekiyorsa virdelerin öncelik sırası nedir? hangilerini devamlı okumaya çalışmalıyım?
Kıyamete yakın, ahir zamanda bir sed arkasına hapis edilmiş olan Yecüc ve Mecüc kavimlerini Bediüzzaman Çin Seddi arkasına hapis edilmiş Moğol, Mançur ve Kırgız kavimleri olduğunu söylemiş. Lakin bu günümüz için olamaz bir durumdur. Çünkü bu asyalı kavimler günümüzde istediği gibi seddi geçebilir ve gücü olmayan kavimlerdir. Ayrıca Bediüzzamanın söylediği şeyler Hadislere ters düşmektedir.
Hz. Peygamber Muhacir ile Ensar arasında kardeşlik akdini yaparken, Medineli Sad b. Rabi ile Mekkeli Abdurrahman b. Avf’ı kardeş yaptı. Bunun üzerine Sa’d b. Rabi, kardeşine: “Ben Medinelilerin en zenginlerinden sayılırım. Gel gidelim malım ne varsa seninle yarıya bölüşeceğim. Hoşlandığın ne varsa malın yarısından alabilirsin. Ayrıca benim iki eşim var; bak onlardan hangisi hoşuna gidiyorsa, onu b...
Acz elini nefisten çekse, doğrudan doğruya Kadîr-i Zülcelâl’e verir. Halbuki en keskin tarîk olan aşk, nefsinden elini çeker, fakat ma‘şûk-u mecâzîye yapışır. Onun zevâlini bulduktan sonra Mahbûb-u Hakîkî’ye gider.
Yukardaki yeri izah eder misiniz?
Tarîk-i Nakşî de dört şeyi bırakmak lazım. Hem dünyayı, hem nefis hesabına ahireti dahi hakiki maksad yapmamak, hem vucudunu unutmak, hem ucba, fahra girmemek için bu terkleri düşünmemek.. Risale- nurda ise "Acz-mendi tarikinde dört şey lazımdır: Fakr-ı mutlak, acz-i mutlak, şevk-i mutlak, şükr-ü mutlak ey aziz!" şeklinde geçen esasları acıklar mısınız?
Risale-i Nur'da neden acz ve fakrdan söz edilince, Allah'ın özellikle Kadir ve Rahim ismleri kullanılıyor?